KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (21) PDF 
Pazar, 02 Haziran 2024 00:00

KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (21)

(...dünden devam)

Şimdi Hz. Peygamber’in devrindeki Tevrat, tahrif edilmiş, aslını yitirmiş, yanlış Tevrat ise Kur’ân nasıl Yahudilerin ellerinde bulu­nan yahut yanlarında bulunan o Tevrat’ı doğ­rular? Şayet Kur’ân’ın kastettiği Tevrat, Kur’ân devrindeki Yahudilerin ellerinde bu­lunan Tevrat değil de Musa’ya inen Tevrat ise ve o Tevrat ortadan kalkmış ise “Sizin yanınızda bulunanı tasdik edici” sözünün bir anlamı kalır mı? Hem on­ların yanındaki, tahrif edilmiş kabul edilecek, hem de Kur’ân onların yanında bulunanı tasdik edecek? Yanlarında asıl Tevrat yok ise, onların yanında bulunan nasıl tasdik edilir? Sonra Kur’ân onlara:. “Tevrat yanlarındadır, onda Allah’ın hükmü vardır.” (Maide Suresi: 43, 66, 68) diyorsa ve Tevrat ve İncil’in hükümlerini gereğince uygulamadıkça mutluluğa eremeyeceklerini vurguluyorsa (Maide Suresi: 43) demek ki Yahudilerin ellerinde bulunan Kitabı doğru kabul etmektedir. Aksi halde çelişki olur ki Kur’ân çelişkiden münezzehtir.

Âl-i İmran Suresinin 93’ncü âyetinde, aşırılıkları yüzünden Yahu­dilerin dinlerinin zorlaştırıldığı, oysa Tevrat inmezden önceYa’kub’un bir and ile kendisine haram kıldığı yiyecekler dışında bütün yiyeceklerin İsrail oğullarına helal olduğu belirtiliyor ve De ki: ‘Doğru iseniz Tevrat’ı getirip okuyun!” buyuruluyor.

Eğer Yahudilerin ellerindeki Tevrat, gerçek Tevrat değilse, o zaman Kur’ân, nasıl Yahudilerden Tevrat’ı getirip okumalarını ister?

Adamlar olmayan Tevrat’ı nasıl getirsinler? Demek ki Tevrat’ta, tam Kur­’ân’ın söylediği şeyler vardır, ama Yahudilerden bir kısmı bu hakikati halktan gizlemektedir ki Kuran ger­çeğin anlaşılması için Tevrat’ın getirip okunmasını emretmektedir.

Hakikaten Kur’ân’ın işaret ettiği mesele, Tevrat’ın Tekvin Sifrinin 22’nci babında anlatılmaktadır.

̶  Peki ama, Yahudilerin yanlarında bulunan Tevrat’ı tasdik edici olarak indirildiği kesinlikle ifade edilen Kur’ân, Bakara Suresinin 79’un­cu âyetinde de: “Vay haline o kim­selerin ki elleriyle Kitab’ı yazıp az bir “paraya satmak için ‘Bu Al­lah katandandır’ derler. Ellerinin yazdığından ötürü vay haline onların; kazandıklarından ötürü vay haline onların!” buyurmaktadır. Bu âyet diğerleriyle nasıl bağdaştırılır?

 Önce bu âyette tahriften, te’vil’den söz edilmediği, dikkati caliptir. Burada kasıt Tevrat değil, para karşılığında satmak üzere Tevrat’ı istinsah etmek, yani yazıp başkasına vermektir. Bundan birkaç mânâ anlaşılabilir:

1)  Asıl Tevrât, Allah’ın Musâ’ya verdiği levhalardır. İnsanların satmak üzere istinsah ettikleri nüshalar değildir.

2)  Tevrat âyetlerini hastalara muska yapmak veya büyücülük yapmak üzere kullananlar kastedilmiştir. Yahûdilerin Kitaplarının âyetlerini muskacılık ve büyücülükte kullandıkları, bu işten büyük çıkar sağladıkları Bakara Suresi’nin 102’nci âyetinde ifade edilmektedir.

3)  Burada kastedilen Tevrat değil, onun âyet­leri üzerine yapılan keyfi ve kasıtlı yorumlar, şerhlerdir. Yahudi din adamları, çıkar sağla­mak için Tevrat âyetlerini istedikleri biçimde te’vil ve şerh etmiş, böylece dini yozlaştırmışlar, Allah adına helal haram hükümler koymuş­lardır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş