KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (19) PDF 
Cuma, 31 Mayıs 2024 00:00

KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (19)

(...dünden devam)

- Genelde tefsirler: Dirayet ve Rivayet tefsir­leri olmak üzere iki ekole ayrılmaktadır. Sizin eserinizin ağırlık yönü hangisini kapsamaktadır? Yoksa bu ikisinin dışında yeni bir metot mu takibedilmiştir?

- Tefsîrim, Rivayet ve Dirayet’in cem’iyle oluşmaktadır. Ancak birkaç asırdan beri artık tefsirlerde Dirayet yönü ağır basmaktadır. Benim tefsirimde de dirayet yönü ağır basar. Fakat tefsirimin en büyük özelliği, rivayetleri değerlendirmede kendi düşüncemi değil, Kur’ân’ı hakem alışımızdır. Dirayetimiz, Kur’ân’ın nurunu gölgeleyen gecekondu dü­şünceleri, Kur’ân abidesinin çevresinden iza­le etmektir ta ki onun güneşi bütün insanlığa ışıklarını sunsun. Bu bakımdan tefsirim, kla­sik iki metodun cem’i yanında kendine has bir üslup ve metoda da sahiptir.

   Her sure sonuna kıraat okunuş farklılıkla­rı koymanız bir yeniliktir. Bunun dışında tefsi­rinizde başka yenilikleriniz var mı?

  Okunuş farklarını koymanın sebebi, bunların, manaya olan kat­kılarıdır. “Bu katkısından dolayıdır ki müfessirler, kıraat ilmine vakıf olmayı da müfessirin taşıması gereken şartlardan say­mışlardır. Bundan baş­ka yeniliklerimiz, ob­jektif yaklaşımımız, ri­vayetlerin kaynaklarını bulup göstermemiz, nü­zul sebebi diye ileri sü­rülen olayların gerçeklik derecesini tespit edi­şimiz, mezhep taassubundan uzak kalışımız, gençliğin anlayacağı bir dil kullanışımız ve hele mealleri, yeni baştan titiz bir çalışma ile meydana getirişimiz ve an­cak okununca görülecek diğer yeniliklerimizdir. Zaten topluma sunacak yeni düşüncele­rim olmasaydı, asla tefsir yazmayı düşünmez­dim. Tefsir yazmak (şuradan buradan çal­mak, makaslamak, tercüme etmek değil, te’lif etmek) öyle kolay bir iş değildir. Ayrıca basımı da büyük külfettir. Şayet gayem, Kur’ân’ın gerçek manasını sunmak değil de menfaat düşüncesi olsaydı, ben de mevcutları tekrarla yetinirdim. Ama bu, in­sanları Kur’ân düşünce­sinden biraz daha uzağa düşürmekten başka ne işe yarar?

  Tenkitler olgunlaşmayı sağlar. Bu açıdan tefsîrinize de yönelik tenkitler olmaktadır. Bunların başında Bakara Suresinin 62’nci âyeti gelmektedir. Bu âyetin tefsîrindekiyaklaşımınızda haklı mısınız? Haklı iseniz, haklı olduğunuza delîliniz ne­dir?

   Dediğim gibi benim için baz, Kur’ân-ı Kerim’in kendisidir. Arapça bilen, tarafsız düşünen, meseleye objektif bakabilen insan, Kur’ân’ın bütününü okuduğu zaman ne anlarsa işte onu anlatma­ğa çalıştım. Bu açıdan bakılırsa zaman içinde doğan bazı fikir akım­larının tesiriyle Kur’ân ayetlerinin, nasıl mec­rasından saptırıldığı, bütün insanlık için ev­rensel düşünce getiren ayetlerin manasının na­sıl tahrif edildiği anlaşı­lır. Maalesef Kur’ân bir şey söylemiş, Müslümanlar ondan başka şey anlamışlar. Hattâ bu yanlış anlama ile toplum şartlandırılmış. Artık topluma yansıyan yorumlar esas, Kur’ânise tabi olmuş ve Kur’ân o istikamette yorumlanmış, hep o gözlükle okunmuş.

Şimdi biz, Kur’ân’ın geniş düşünce ufukları­nın önünü açmağa çalı­şınca topluma yayılmış rivayet ve görüşlerle şartlanmış kimselerin bize karşı çıkmasını normal karşılamak ge­rekir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş