KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (17) |
Çarşamba, 29 Mayıs 2024 00:00 | |||
KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (17) (...dünden devam) – Bir zamanlar yazarak cevaplandırdığınız gibi, şimdi de günümüzdeki İslâm'a İtirazlar Kur’ân'dan cevaplar hazırlamayı düşünüyor musunuz? Şimdi bütün ağırlığım tefsir üzerinedir. Tefsirden başka bir şeyle meşgul olamıyorum. Ancak bu arada İslâm tasavvufunu yeniden hazırladım. Bu çalışmam 600 sahifelik, daha temel kaynaklara dayalı bir çalışma oldu. Ben o tür itirazlara bu tefsirimde geniş yer vermeye çalıştım. Ben, alıp okunursa çok şey öğrenileceği kanaatindeyim. Ümid ederim alıp, okursunuz. – Yaralı bir dünya için neler söylersiniz? – Muhakkak gençliğimiz bir buhran içinde ve insanımız yaralıdır. Bu sadece bizde değil, bütün dünyada böyledir. Dünyayı dolaşmış bir insanım, İslâm Alemini, Avrupa'yı, Amerika'yı biliyorum. Avrupa'da aile yapısı yıkılmış vaziyette. İnsanların hakiki değer yargıları yok oldu. Bunlardan hasıl olan nesiller var. Çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Avrupa'da nüfus azalıyor. Gençler, şehvâni dünyalarından başka bir şey düşünmüyorlar. Bu ise belli bir yaşa kadar. Arkasında bunalım bekliyor, demektir. Çocuğun bir anne şefkatine ihtiyacı varsa insanın da bir maneviyata ihtiyacı vardır. İnsan Allah'a imana muhtaçtır. Kişi Allah'a inanıyorsa, daima O’nun koruması altındadır. Bütün bu duyguları tahrip edilen dünya yaralıdır. Hem çok ciddi yaralı. Benim kanaatim budur. Peygamberimiz (sa.) "(Re'su'l-hikmeti meḫâfetullah): Hikmetin başı Allah korkusudur." Buyurmuştur. Netice- "Dikkat edin, kalpler ancak Allah'ın zikriyle huzur bulurlar." – Sevdiğiniz eserleri söyler misiniz? – Bu eserler pek çok eski eserler. Hayranlık duyduğum İmam Taberî'nin eseridir. Keşşafın edebiyat bakımından tefsiri güzel. Hatâları da var. Râzî büyük bir müfessir. Orijinalini okumak lâzım. İbni Kesir'in tefsîri de güzeldir. Düşünceden fiile çıkmada görüşleriniz nelerdir? – Maalesef böyle bir faaliyette bulunmaya imkân bulamadım. 10 senem yurt dışında geçti. Ondan önce de Diyanet İşleri Başkanı olarak beni hayli üzen iftiralara maruz kaldım. Zaten ben yapı itibariyle münzevi bir insanım. Köşemde kendi kitaplarımla meşgul olmayı severim. Aktif bir aksiyon adamı değilim. – Olmak ister miydiniz hocam? – Sanmıyorum. – Hocam, kitaplarınızla ilgili başka hatıralarınız var mı? Samsun'da vazifeye başladığımda, rektörün yanına gitmiştim. Rektör bana "Pek çok yazarlar kitabınıza atıflarda bulunuyorlar. Üniversitemiz adına sizden gurur duyuyorum" demişti. 1979 yılında Almanya'dayım, imamlık yapan bir zat, kültürlü bir insan, dedi ki “Efendim, bu zat sizin ilmihali bitirdi. Minberden öğütler, ondan da her gün bir bölümü okuyor, aynen neşrediyor. Bunun altına da kendi ismini koyuyor.” O zat öldü Allah rahmet eylesin. Böyle neşreden ve benim ismimi zikretmeden alanlar da var. Hiç üsluba dokunmayanlar. Kendi isimlerini yazıyorlar. Kitabımızı kaynak gösterenler de var. Bir zat yine kitabımdan 73 sayfayı aynen nakletmişti. Zaten kitap 100 sayfaydı. Sonunda bunlar falanın kitabından alındı demişti. Lütfedip bir kadirşinaslık yapmıştı. – Teşekkür ederim Hocam. – Asıl ben teşekkür ederim. ***
|