KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (16) |
Salı, 28 Mayıs 2024 00:00 | |||
KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (16)(...dünden devam) Bütün maksadım Kur’ân'ın iyi anlaşılması içindir. Meali bunun için yazdım, tefsiri de bunun için yazıyorum. Bu gayem olmasaydı, bunları yazmazdım. Son olarak tefsirimi yazıyorum. Bütün kazandığımı bu uğurda harcadım. Ben sadece Kur’ân anlaşılsın istiyorum. Çünkü Kur’ân çok üstün fikirler, çok evrensel düşünceler getirmiş. Ama sonradan insanlar onu sınırlamışlar. Kur’ân öz istiyor. Meselâ Kur’ân mü'minlerin cennete gideceğini söylüyor. Ama halk arasında bir düşünce vardır. "Lâilâhe illallah Muhammedun Resulullah" diyen cennete gider. Kur’ân da böyle bir ifade yok. Kur’ân'ı okuduğumuz zaman (Kad eflaha'l-mü'minûn) diyor. "Mü'minler felaha erdiler". Kimdir onlar; "l- Ki onlar namazlarında saygılıdırlar. 2- Onlar boş şeylerden yüz çevirirler, 3- Onlar zekâtı verirler, 4- Ve onlar ırzlarını korurlar, 5- Ancak eşleri yahut ellerinin sahip olduğu (cariyeleri) hariç (bunlarla ilişkilerinden dolayı da) onlar kınanamazlar, 6- Ama bunun ötesine gitmek isteyen biri olursa, işte onlar haddini aşanlardır. 7- Ve o (mü'min) emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler." Bunlar cennete girer, yoksa alelıtlak bir insan ben inandım demekle cennete girme hakkı kazanmaz. İşte Kur’ân onların vasıflarını sayıyor. Temel vasıf "sözünde durmak". Verdikleri sözlerini bozmazlar. Allah'ın sürekli yapılmasını istediği şeyi yaparlar. Allah'a saygı gösterirler ve kötü hesaptan korkarlar. Kendilerine verdiğimiz rızktan infak ederler. Kötülüğü iyilikle savarlar. Allah rızası için sabrederler. İşkencelerde sabrederler, son yurt, âhiret yurdu onlarındır". Kur’ân Herkesin değil, bu vasıfta olanların cennete gireceğini söylüyor. Ama biz sınırlamışız. Ama biz ağızdan çıkan bir kelimeyle halletmişiz cennet meselesini, doğru değil. Kur’ân-ı Kerîm'e göre İslâm lâftan ibaret değil. Kur’ân-ı Kerîm'e göre asıl İslâm özden ve öze dayalı eylemden ibarettir. İşte Kur’ân'ın bu evrensel düşüncelerini anlatmaya çalışıyorum. Gayem bunların anlaşılmasıdır. Ama ne derece muvaffak olurum, onu bilemem. – Hayatınızda sizi etkileyen rüyalarınız var mıdır? – Rüyalarım çok. Ben rüya bakımından çok zenginim. Ama bunları bir anda hatırlamak zordur. İşte bunlardan birisini "İnsan ve İnsan Üstü" kitabımda okumuştunuz. Öyle rüyalar gördüm ki, onlar ertesi günü aynen çıkmıştır. Öyle rüyalarım olmuştur ki, şahıslarında biraz değişme olmuş, fakat benzeri çıkmıştır. Meselâ Cezayir'de bir rüya gördüm. Ben dağın başına gidiyorum. Karşımda denizde bir ev yapıyorlar. Ben bunu belki 15 defa görmüşümdür. Hep öyle gidiyor. Bir apartman yapılıyor ve bu ne hikmettir diye düşündüm. Türkiye'ye geldim. Bir üniversitede çalışmak istiyordum. Böyle bir köşede oturmak pek işime gelmiyor. Neticede Samsun'da bir kadro bulduk. Oraya gittim. Orada üniversite hocalarına lojman yapılıyor ve lojmanlar bitmemiş. Lojman yapıldı bitti, bana da bir lojman verdiler. Tam o gördüğüm gibi. Yani böyle şeyler çok olur. Bunlar da gösteriyor ki, Allah ileride olacak bir hadiseyi bana gösteriyor. Bu demektir ki bizim istikbalimiz bir program dahilinde, Allah'ın ilminde vardır. Bunlar Allah'ın ilminden bazı zerrecikler ve şualardır. (devamı yarın..)
|