KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (6) PDF 
Cumartesi, 18 Mayıs 2024 00:00

KUR’ÂN SEVDASIYLA GEÇEN BİR ÖMÜR (6)

(...dünden devam)

Gerçekten öyle oldu. Beş gün sonra tekrar aynı yerde imtihana girdik. Birinciliği Süleyman Ateş almıştı. Fahri Gökçen çok çalışmış, ikinci olmuş, öteki şikâyetçi arkadaş da üçüncülüğe terfi etmişti. Yüzümün aklığını onlara tekrar göstermek lütfunda bulunan yüce Allah’a hamd-ü senâ ettim. Ankara’nın içinde zaten bir tek münhal (boş) kadro vardı. İki Şerefeli Camii. Diğer camiler uzakta idiler. Beni iki Şerefeli Camiine verdiler.

1 Şubat 1961’de göreve başladım. Birkaç gün sonra Ramazan başlıyordu. Evim Topraklık semtinde. Ankara’nın o zaman ücra bir köşesi, bir gece kondu semti. Kış, soğuk. Özellikle sabah namazına yetişebilmek için şafak vakti evden çıkıyor, ayaklarım karlara gömüle gömüle yarım saat, kırk dakika dondurucu soğukta yürüyor, camide namazı kıldırdıktan sonra tekrar o yolu tepiyor, kahvaltıyı yapıyor ve bu kez de Fakülteye gidiyordum. İşte böyle zorluklar çektim ben.

Nihayet birkaç gün sonra Camiin yakınında, 115 lira kira ile bir ev tuttum.. Ramazanda terâvihten önce vaaz ve nasihat ediyordum. Hutbelerim daha etkili idi. Bayrama kadar okuduğum hatimlerden, yaptığım vaazdan ötürü 900 lira kadar para verdiler. Elimiz dardı. Bu para ile bir parça ferahladık.

Süleyman Efendi’ye Erzak gönder

Cemaat içerisinde Bekir Bey isimli, toptan bakkaliyesi olan bir zat vardı. Göreve başladığımdan iki gün sonra galiba Ramazan’ın 2’nci günü öğleden sonra eve geldim. Hanım dedi ki:

Bir taşıyıcı, sırtında büyük bir kefe ile bize azık getirdi. İçinde bir ay bize yetecek kadar temel besinler, sabun vs. temel ihtiyaçlar var. Ben dedim ki. “Bu yük yanlış yere gelmiş. Biz böyle bir şey ısmarlamadık.” Taşıyıcı: “Hayır, dedi, bunu Bekir Bey size gönderdi.”

Ertesi günün sabah namazından sonra Bekir Bey’in kolundan tuttum:

– Amca dedim, niçin beni mahcup ettiniz. Ben böyle şeye alışık değilim.

Gözleri dolup ağlar gibi bir durum içine giren Bekir dedi ki:

– O senin hakkın. Sen onu kabul ettiğin için beni ne kadar memnun ettin, bilemezsin. Ben bu gece sahur yemeğini yedikten sonra biraz uzandım. Dalmışım. Uykuda bana: “Süleyman Efendi’ye azık gönder” dediler. Böyle bir ses duydum. Ben senin adının Süleyman olduğunu da bilmiyordum. “Süleyman Efendi kim?” dedim. “Bu camiin hocası Süleyman Efendi!” dediler. Şimdi sen onu kabul ettiğin için son derece memnunum. Şayet kabul etmeseydin, ben ne yapacaktım? Çünkü bu bana verilmiş bir görevdi. Kabul etmeseydin, ben sorumluluk altında kalacaktım.

İşte yüce Allah böyle. Kulunu kolluyor, dar zamanında imdadına yetişiyor, manevi erleri vasıtasıyla imkânı olan bir kuluna seslendirip onun kalbini bu acizi kollama yoluna yöneltiyor. Allah’a binlerce hamdolsun, şükrolsun.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş