Falcılık ve fala inanmak, muska taşımak şirk mi? (2)
Cuma, 06 Temmuz 2012 00:00

Falcılık ve fala inanmak, muska taşımak şirk mi? (2)

(....dünden devam)

Hz. Peygamber’in, iyi falı sevdiği hakkında rivayetler vardır. Müslim’in kaydına göre Peygamberimiz: “Şum tutma yoktur. Ama ben falı severim” buyurmuştur. Kendisine sormuşlar:

- Fal nedir?

- Birinizin duyacağı güzel bir sözdür, buyurmuştur.” (Buhârî, Tıb: 44: Müslim, Selâm: 113-114)

Hz. Peygamber’in, zaman zaman karşısına çıkan iyi bir şeyi veya ismi hayra yorup bundan, çıktığı seferin hayırlı olacağı anlamını çıkardığı saptanmıştır. Ancak şum tutmak, bazı şeyleri uğursuz saymak haramdır. (Çünkü Hz. Peygamber: “Şum tutma yoktur” buyurmuştur. Ebu Hüreyre de Hz. Peygamber’in, güzel falı sevdiğini, fakat şum tutmaktan (bazı şeyleri uğursuz kabul etmekten) hoşlanmadığını söylemiştir (İbn Mace., Tıb: b. 43, h. 3536) üreyre de Peygamber’in güzel falı sevdiğini, fakat şum tutmaktan hoşlanmadığını söylemiTabii bunlar günah anlamında haram değil, insanın içini huzursuzluğa, sıkıntıya sokacağı anlamında kötü şeylerdir. Zaten Peygamber’in hoşlanmaması da bunun mekruh, yani kötü bir şey olduğunu belirtir, haram belirtmez. Haram olsa bunu kesinlikle yasaklardı. Ama böyle bir rivayet yoktur. Ayrıca tek kişi haberleriyle farz veya haram gibi kesin hükümler sabit olmaz. Şum tutmak; hırsızlık, zina, tecavüz, katl, yalan gibi Kur’ân’ın yasakladığı türden haram eylemlerden değil, fakat insanı sıkıntıya, huzursuzluğa sokacak, mekruh eylemlerdendir. Asıl haram olan, zina, hırsızlık, hakka saldırı, cana kıyma, yalan söyleme, yetim hakkı yeme, hak yeme gibi eylemlerdir. Güzel fal hakkında bu hadisler varken, öyle genel biçimde fala bakmanın insanı dinden çıkaracağını söylemek yanlıştır. Peygamberimiz de bazı olaylardan veya sözlerden fal-i hayr güzel sonuç anlamı çıkarmıştır ki bu, olumlu düşünmek, durumdan iyi sonuç çıkarmak anlamına gelir. Bu da insanın yararınadır. Ama geleceği öğrenmek için fal bakmak İslâm’da harama yakın mekruhtur. Çünkü geleceği Allah’tan başka kimse bilmez. Şunu da iyi bilmek gerekir ki bazı İslâm âlimleri de fal ile uğraşmışlar, fal hakkında eserler yazmışlardır. Meselâ meşhur Muhyi’d-dîn ibn Arabî’nin, fala dair bir kitapçığını okumuştum.

Merhum Hamdi Yazır’ın söylemiyle: Ahkâm-ı nücûm, remel, cıfr, türlü falcılıkla bakıcılık, manyatizm, ispi­ritizm, psişizm, metapsişizm gibi ruhsal durumlarda medyumluk yapan, onunla uğraşan kimseler her zaman bulunagelmiştir. Ancak bunların verdiği haberlerde kesinlik yoktur. Bu tür şeylerle uğraşmak insanlara huzur değil, zarar getirir. Bunların sözleri de kaderi değiştirmez.”

Hz. Peygamber’in, “Arrâfa, ya da kâhine gidip haber soran kimsenin, Muhammed’e geleni inkâr etmiş olur” dediği rivayet edilirse de bu tür rivayetlerde kâhinlik, müneccimlik gibi gaybdan haber verme uğraşlarına karşı olan din uzmanlarının parmağı açıktır. Hz. Peygamber’in, gerçekten bu şekilde söylediği, bizce kuşkuludur. Bu rivayetler, kâhinlik, ‘arrâflık, müneccimlik gibi kesin bir temeli olmayan, insanları vehimlere, kuşkulara, hattâ kavga ve düşmanlıklara düşüren şeylerden kaçındırma amacını taşır. Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş