İSRAİL’İN ZULMÜ: HZ. İSA'YA YAPTIKLARI ZULÜM (38) PDF 
Çarşamba, 13 Aralık 2023 00:00

İSRAİL’İN ZULMÜ: HZ. İSA'YA YAPTIKLARI ZULÜM (38)

 (...dünden devam)

A.İ. 55’nci âyetteki متوفِّيك kelimesi üzerindeki görüşleri üç noktada toplayabiliriz: Teveffî: 1) ölüm anlamınadır, 2) uyku anlamınadır, 3) can almak (öldürmek) anlamınadır. Bu görüşleri açalım:

1) Alî ibn Ebî Talha’nın, Abdullah ibn Abbâs’tan aktardığı bir görüşe göre “إنِّى مُتوَفِّيكَ: Ben seni öldüreceğim” demektir. Muhammed ibn İshak’ın, mechul bir kişi yoluyla Vehb ibn Münebbih’ten aktarımına göre, Allah Îsâ’yı yükselteceği zaman üç sâat, ya da üç gün öldürmüş, sonra diriltip yükseltmiştir (aslında Hıristiyanların inancı da böyledir). Bir kısım tefsîrcilere göre de teveffî ölüm anlamındadır. Fakat âyette takdim ve te’hîr vardır. مُتوفيك ile رافِعُكyi birbirine bağlayan vâv tertîb değil, cem’ ifade eder. Âyetin takdîri: “إنِّىرافِعُكَ إلَىَّ ومُتَوَفِّىك يعنى بعد ذ 'لِك َ: Ben seni yüksel-teceğim, daha sonra öldüreceğim” şeklindedir (İbn Kesîr, Tefsîr: 1/366).

Fakat bu görüş, tutarlı bir görüş olmaktan uzaktır. Çünkü edebî bir sözde, yapılan işler bir sıra ile anlatılır, gelişigüzel söylenmez. Meselâ “Sabahleyin kalkacağım ve çarşıya gideceğim ve elbisemi giyeceğim” denmez. “Sabahleyin kalkacağım, elbisemi giyeceğim ve çarşıya gidece-ğim” denilir. Eğer takdim ve te’hîri gerektiren edebî, ince bir nükte olursa o zaman takdim ve te’hîr yapılabilir. Burada takdim ve te’hîri gerektiren bir şey yoktur.

2) Teveffî’nin uyku mânâsında kullanıldığını söyleyenlere göre, –ki çoğunluk bu görüştedir– âyetin takdîri: “إنِّى مُتَوَفِّىك أَى مُنَوِّمُكََ şeklindedir. Yani: “Seni uyutacağım” demektir.

3) Teveffînin kabz (canını almak) anlamında kullanılmış olduğunu söyleyenler de âyete şöyle bir mânâ takdir ederler: “إنِّى قابِضُكَ من الأَرض بِروحك وجسدك ورافِعُكَ إلَيَّ: Ben seni rûhun ve cesedinle yerden alıp bana kaldıracağım.”

Müfessirlerden çoğunun kanâatine göre Hz. Îsâ, rûhu ve cesediyle birlikte göğe yükseltilmiştir.

Bir kısım müfessirlere göre de göğe yükseltilen, Îsâ’nın cismi değil, rûhudur. Burada “Seni bana yükselteceğim” hitabıyla kasdedilen, Hz. Îsâ’nın rûhudur. Çünkü rûh, insanın hakikatidir. Cesed, emanet elbise gibidir, artar, eksilir. Değişmeyen insanın rûhudur (Tefsîru’l-Menâr: 3/316-317).

Bu görüş, âyetin rûhuna daha uygundur. Zira:

1) Kur’ân-ı Kerîm, Allah’ın yasasında değişiklik bulunmadığını söylüyor. Îsâ’nın, cismiyle birlikte göğe yükseltilmesi, Allah’ın arzdan çıkan maddelerin tekrar arza dönecekleri (Tâhâ: 45/55) hakkındaki kesin yasasına aykırıdır. Madde, madde olarak ve doğasında bir değişiklik olmadan, dış etkenler bulunmadan yukarı kalkmaz. Hiçbir beşere böyle bir şey olmamıştır.

2) Gök ile kastedilen, maddî gök ise bu, yıldızlardan ibarettir. Yani Îsâ, şu yıldızlardan birine mi çıkarılmıştır? Eğer kastedilen ma‘nevî gök ise oraya cesed gitmez, rûh gider. Çünkü orası maddî değildir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş