Hurafeler üzerine *** Peygamber’e tanınan ayrıcalığın sebebi
Cumartesi, 30 Haziran 2012 00:00
Hurafeler üzerine

Sevgili hocam, bizlere dinimizi hurafelerden arındırılmış bir şekilde öğrettiğiniz için şahsım adına çok teşekkür ederim. Yüce dinimizin 50% sinin yüce kitabımız Kuran-ı Kerim diğer 50% sinin ise insanların uydurduğu hurafeler olduğunu düşünen biri olaraktan size soruyorum. Benim ailem de dâhil birçok insan türbe ziyaretlerinde bulunuyor, buna bir anlam veremiyorum. Çünkü meded’in Allahtan olduğunu biliyorum, bunu insanlara söylüyorum. Evet insanlar bunu biliyor ama biz gene o ermişlerin huyu suyu hürmetine Allaha dua ediyoruz, diyorlar. Gönülle Yaratan arasına birini sokmak ondan faydalanmak, cenazesinin başında kendi menfaati için dua etmek ne kadar doğru? Ben doğru bulmuyorum ama bir de sizden dinlemek istedim, cevaplarsanız çok sevinirim. Saygılarımla. Cenk Ü.

Cevap: Kabirler, türbeler ziyaret edilir ama orada yatanlardan medet ummak için değil, onlara dua etmek ve bir de bir gün kendisinin de öleceğini düşünerek aşırı dünya tutkusundan kurtulup ahirete yönelmek için. Ölmüşlerden medet ummak şirktir. Allah’tan başkasından yardım istemek batıldır, İslâm’ın temeli olan tevhîd inancına aykırıdır. Ama bir kere gizli, hatta gizli de değil, açık şirk insanların gönüllerine öyle içirilmiş ki onları bundan vazgeçirmek kolay değil. Çünkü bu şirki tevhidin temsilcisi olması gereken kimi din adamları da yapıyor hatta buna önderlik ediyorlar. Şimdi bu konuda Yahudilerin şirk ve para tutkusunu belirten âyeti okumak yerinde olur. Çünkü bu âyet sadece Yahudilerin değil, bizim halkımızın davranışını da yansıtmaktadır:

Andolsun Mûsâ, size açık delîller ge­tirmişti, sonra onun ardından tuttu­nuz buzağıya taptınız; siz öyle zâlimlersiniz işte! Bir zaman üzerinize Tur(dağın)ı kaldırıp sizden kesin söz almıştık: ‘Size verdiğimiz şeyi kuvvetle tutun, dinleyin!’ (demiştik). ‘Dinledik ve isyân ettik.’ dediler. İnkârlarıyla kalblerine buzağı sev­gisi içirildi. De ki: ‘Eğer inanan kim­seler iseniz, imanınız size ne kötü şey emrediyor!’ ” (Bakara: 92-93)


Peygamber’e tanınan ayrıcalığın sebebi

Sevgili Hocam, Ahzab Suresinin başta 50. ayeti olmak üzere 50., 51. ve 52. ayetlerini anlamakta, manalandırmakta zorluk çekiyorum. Özellikle de başkaları için konuşurken açıklamakta aciz kalıyorum.

50. ayette yüce Peygamberimize neden ve nasıl hala, amca, dayı ve teyzekızları helal kılınıyor? Bu yakın akraba ile evlilik kan bağından dolayı sorunlu değil mi?

Bunun dışında gene aynı ayette eş olarak alabileceği kadınlara sayısal bir sınırlama getirilmiyor. Bu ne ile açıklanabilir?

Eğer o zamanın özel şartlarından dolayı sadece kadınları korumak için bu evlenmelere müsaade edilmişse neden 52. ayette bunların istediğini yakınına alabileceği bildiriliyor?

Bunlara karşılık 52. ayette ise "bundan sonra" başka eşler alması yasaklanıyor? Bunu da anlayamıyorum. Bu konuda açıklamalarınızla bizi aydınlatırsanız sevinirim. Sevgi ve saygılarımla. Can H.

Cevap: Sözünü ettiğiniz âyetlerde Peygamber'in özel hayatı anlatılmaktadır. Peygamber'in eşleri, yine Ahzab Suresinin 6. âyetine göre mü'minlerin anneleri durumundadır. Şayet Peygamber bunları boşarsa kadınlar evlenemeyecekleri için korumasız kalırlar. Perişan olurlar. Onun için Nisa 2. âyette genel olarak mü'minlere evlenecekleri kadın sayısında sınırlama getirilirken Peygamber'e, mevcut kadınlarını yanında tutması emredilmiştir. Çünkü bunları boşamak o kadınların aleyhine olurdu. Âyetin amacı Peygamber kadınlarını korumaktır. İslam’dan önce, gerek önceki dinlerde gerek Arap toplumunda erkek istediği kadar kadınla evlenebilirdi. Ama İslâm bunu sınırlayıp dörde indirmiş, bunu da kadınlar arasında adalet şartına bağlamış, adalet yapamayacağından endişe edenin bir tane ile yetinmesini öğütlemiştir. Genel hüküm budur. Ama Peygamber'in durumu farklıdır. Diğer insanların boşadıkları dörtten fazla kadınlar gidip evlenebilirler. Ama Peygamber'in hanımları başka biriyle evlenemezler. Çünkü onlar mü'minlerin anneleri durumundadır.

Artık bu meseleyi fazla kurcalamanın size hiçbir yararı olmaz ve tarihin akışını da değiştiremezsiniz. Peygamber ne yapmışsa doğru yapmıştır. Kur'ân ne buyurmuşsa toplumun yararınadır.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş