2001 YILINDA YAPTIĞIM BİR AÇILIŞ KONUŞMASI (1) PDF 
Cumartesi, 10 Haziran 2023 00:00

2001 YILINDA YAPTIĞIM BİR AÇILIŞ KONUŞMASI (1)

2001 yılında Hollanda’da açılan Avrupa İslâm Üniversitesinde yaptığım açılış konuşması

Bütün Hak Dostlarına,

Değerli kardeşlerim, toplumda büyük kirlenme var. Bu kir­lenmenin verdiği huzursuzluk ve bunalımdan herkes dertli, şikâ­yetçi. Bize göre huzursuzluğun kaynağı inancın, ahlâkî değerlerin zayıflamasıdır. Dinimizde ibâdet çevre temizliğinin esası olan be­den temizliği ile başlar. Allah’ın, Peygamberine ilk emirlerinden biri, elbisesini temizleyip, kirden, pislikten uzak durmasıdır (Müd­dessir Suresi: 4. âyet). Bu mânevî kirlerden, dolayısıyla huzur­suz­luklardan, dertlerden kurtulmak için doğru imana ve güzel ah­lâka sarılmak, köklü değerlerimize dönmek gerekir. Ahlâkın temeli din­dir, imandır. Dinsel temele dayanmayan kuru ahlâk kuralları, yap­tırıcı ve kalıcı olmaz. İşte biz, birkaç bilim adamı, toplumdaki kir­lenmeyi ve çözülmeyi önlemek, doğru İslâm’ı ve onun evrensel mesajını öğretmek amacıyla “Avrupa İslâm Üniversitesi”ni kurmuş bulunuyoruz. Böyle bir müesseseyi desteklemek her Müslüman’ın, hattâ, insanlar arasında huzur ve barışın sağlanmasını arzu eden sağduyu sahibi her insanın görevidir. Kur’ân’ın baş ilkesi olan tevhîd güzel ahlâkın ve ebedî mutluluğun ana kaynağıdır. Tevhîd, Allah’ı tek tanrı kabul etmek, O’ndan başka tanrı tanımamaktır. Tevhîd inancı, hayata geçirilince İslâm adını alır. İslâm’ın iki anla­mı vardır: Biri sadece Allah’a teslîm olmak, yalnız O’na kulluk etmek, diğeri de barış, esenlik, dirlik, düzenliktir. Allah’a teslîm olmak, kulu barışa, esenliğe, dir­lik düzenliğe götürür. Müslüman insan, kendi ruhuyla, Yara­tanıyla ve çevresiyle barışık olan insan­dır. Ey inananlar, hepiniz birlikte İslâma girin, şeytânın adım­larını izlemeyin, çünkü o size apaçık düşmandır.” (Bakara Suresi: 208) âyetinde yüce Yaratıcı, kullarını barış içinde olmaya, şeytana uyup kavgalara girmemeğe çağır­maktadır. Peygamberimiz de Müslüman’ı, “İn­sanların, elinden di­lin­den zarar görmediği insan” olarak tanımlamıştır. Müslüman sal­dırmaz, barışır, gönül kırmaz, onarır. Yaratıkların gerisinde Ya­ra­tan’ı gördüğü için haksız yere onları kıranın, Allah’ı inciteceğini anlar. “Verây-i halk Hak’tır, Attığın taş, incitir Hakk’ı!” dizesinde anlatılan gerçek uyarınca yaratıklara haksız taş atmaz, iftira etmez. “Yaratılanı sevdim, Yara­tandan ötürü!” der. İşte dinin özü bu barış ruhu, yani İslâm’dır. Kur’­ân, bütün tevhîd ehlini kucaklar, kardeş görür. Peygambe­rimizin davranışı bizim için örnektir. O, Uhud Savaşı’nda attıkları oklarla dişini kıran, başını yaralayan düş­man­larına dahi duâ etmiş: “Allahım, kavmimi doğru yola ilet, bunlar bilmedikleri için böyle yapıyorlar!” demişti. Kendisinden, düşman­lara bedduâ etmesini is­te­yen bir sahâbîsine: “Ben la‘netçi olarak değil, dâvetçi ve âlem­lere rahmet olarak gönderildim!” buyur­muştu.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş