TÜRKİYEMİZİN VE TÜM İSLÂM ÂLEMİNİN BAŞI SAĞ OLSUN PDF 
Salı, 21 Şubat 2023 00:00

TÜRKİYEMİZİN VE TÜM İSLÂM ÂLEMİNİN BAŞI SAĞ OLSUN

06. 02. 2023 tarihinde tüm ülkeyi yasa boğan şiddetli bir deprem yaşadık. 10 şehirde birçok bina, hatta mahalleler yerle bir oldu. 40 binin üzerinde can kaybımız, 108 binin üzerinde yaralımız var. Türkiye'nin başı sağ olsun. Bu kadar büyük kaybın başlıca nedeni, yapımlarda malzemeden çalınması, yer etüdünün iyi yapılmamış olması, kontrollerin gerektiği biçimde yapılmaması yanında elbette kaderin de payı vardır.

17 Ağustos 1999 depreminden akılda kalanlar (arşivden!)

17 Ağustos 1999 depreminde resmi rakamlara göre şimdilik 14.500 ölü, 35.000 yaralı var. Ama yabancı ajanslar, 35.000 civarında ölü bu­lunduğunu söylüyorlar, Çünkü henüz kaldırılmamış olan enkazların altında binlerce ölü var.

Çağın en büyük felâketlerinden biri bu deprem. Cumhur­başkanı bu depremin on Erzincan, on Dinar depremi kadar şiddetli olduğunu söyledi. Kandilli Rasathanesi yetkilileri de önce 6.8 olarak açıkladıkları şiddetini, sonra 7.4 olarak düzelttiler. Fakat Amerikan medyası, şiddetin 7.8 ölçeğinde olduğunu duyurmuş. Ancak Türk uzmanlara göre bu kadar olması imkânsız. Çünkü bu şiddette bir deprem olsa hiçbir bina kalmazdı.

Dünyanın her yanından enkaz altında kalanları kurtarmak için kurtarma ekipleri geldi. Amerika’dan, Rusya’dan, Alman­ya’­dan, Fransa’dan, İsviçre’den, İtalya’dan, Yunanistan’dan, İsrâîl’­den, Mısır’dan, Suriye’den, Azerbaycan’dan tam teçhizatlı uzman ekipler köpekleriyle beraber geldiler. Büyük çabalarla birçok insanı kurtardılar. Meselâ 74 yaşındaki nineyi, Fransız ekibi, üç yaşındaki bir kız çocuğunu, bir başka yabancı ekip kurtardı. Bu yabancı ülkeler, bu gönüllüler ekiplerini göndermekle kalmadılar, halklarını Türkiye’ye yardıma çağırdılar. Birleşik Amerika Devletleri Baş­kanı Bill Clinton, halkını Türkiye’ye yardıma çağırdı, ayrıca 6. filo­dan iki hastane gemisiyle bir savaş gemisini Türkiye’ye gönderdi. O zamanın sağlık bakanı ulu orta sözler söylemişti.

Bu felâkete ikinci bir felâket daha eklendi. Türkiye’nin %70 oranında akaryakıt ihtiyacını karşılayan Tüpraş Rafinerisinin de tankları tutuştu. Bu dev tesisi kuran, fakat yangına karşı vaktiyle tedbir almamış olan Devlet, günlerce cayır cayır yanan tankları söndürmekten âciz kalıyordu. Bunun için Amerika’dan yardım geldi.

Rafinerinin 25.000 ton akaryakıtı yanıp gittikten sonra Allah’a şükür yangın söndürülebildi.

Felâketten birkaç saat önce yani 16 Ağustos 1999 günü Gölcük Donanma Komutanlığında şatafatlı bir devir teslim töreni yapılmış, subaylar, getirttikleri sözde sanatçı (!) yarı çıplak aşüftelerin söyledikleri Frenkçe şarkılarla keyif bulup kendinden geçercesine eğlenmişlerdi.

Acaba bu masraflar kimin cebinden çıkıyordu? Halkın cebinden, halkın ödediği vergilerden. Halk bu vergileri, birkaç subayın keyif çatıp eğlenmesi için değil, Türk ordusu silâhlansın, caydırıcı güce kavuşsun, ülkeyi savunmakta acze düşmesin diye ödüyordu. Silâh alınması için toplanan vergilerin tek kuruşu dahi özel eğlenceler için harcanmamalıydı, harcanamazdı. Ama ne yazık ki bu birçok resmî kuruluşta çeşitli adlar altında yapılmaktadır. Tabii bu harcamaları yapanlar bunu bir resmî bir harcama kalemine sokar, bunun için bir kılıf uydururlar.

(devamı yarın..)

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş