TAYYİB BEY ANISINA YAPILAN SEMPOZYUM (6) PDF 
Cumartesi, 21 Ocak 2023 00:00

TAYYİB BEY ANISINA YAPILAN SEMPOZYUM (6)

(...dünden devam)

29.06.2010 Kulliyyetu’d-dirâsâti’l-İslâmiyye (İslâm Araştırmaları Fakültesine) gittik. Fakülte dekanı bize bilgi verdi. 1977 tarihinde kurulan fakültenin mezunlarından olan dekan Prof. Dr. İsmet’in verdiği bilgiye göre halen 800 öğrencisi olan Fakülteye, ülkenin her yanından ve çeşitli İslâm ülkelerinden öğrenci geliyor. Türkiye’den de gelen öğrenciler var.

Bina, Avusturyalılar zamanında Osmanlı medrese tipi esas alınarak yapılmış. Ortada üstü açık bir avlu. Ama şimdi yağmurdan, kardan korunmak için avlunun üstü şeffaf malzeme ile kapatılmış.

Sonra İmam-Hatip Lisesi statüsünde din eğitimi veren okula gittik. Öğle yemeğini orada yedik. İlâhiyat Fakültesi mezunu olan okul müdürü, bir süre Libya’da da bulunmuş, Arapçası iyi. Yemeğin ardından ben duâ yaptım, müdür bey de kısa bir konuşma yaptı.

Daha sonra saat 15.30’da sempozyumun son oturumu yapıldı. Prof. Dr. M. Said Hatiboğlu, Hocamız M. Tayyib Bey’in bazı yönlerini, sözleşmesinin kanuna aykırı biçimde feshedilişini ağlamaklı bir tarzda anlattı. Konuşmasının sonunda Hoca’nın ruhu için duâ etmemi rica etti. Ben de Fetih Suresinin son üç âyetini okuyup kısa bir duâ yaptım. Sempozyumu “Hitâmuhû misk: Sonu misk” ile noktaladık.

Akşam yemeği için Sarajevo’nun bir varoşunda güzel, nostaljik bir lokantaya geldik. Lokantanın bahçesinden akan suyun kenarında dizilen masalara oturduk. Ama biraz sonra bardaktan boşalırcasına inen yağmur bizi içeriye kaçırdı. Otele geldiğimizde saat 23 olmuştu. Ertesi gün sabahleyin 7.45’te eşyamızı alıp Lobiye inmemiz talimatıyla istirahata çekildik.

30.06.2010 dönüş günü. Saat 03’te uyandım. Bir daha gözüm uyku tutmadı. Erkenden yaptığımız kahvaltıdan sonra eşyamızı otobüse yükleyip 1995’de katliamın yapıldığı Srebrenitsa’ya gideceğiz. Yol üzerinde Sokullu Mehmet Paşanın doğduğu Sokolviç köyü yakınından geçtik. Yol boyunca ormanlarla, yeşil bitki örtüsüyle kaplı tepelerden, dağlardan geçtik. Bol meralar var ama hayvan fazla yok. Tek tük. Birkaç koyun. Birkaç büyük baş hayvana rastlıyoruz. Yeterince ziraat de yok. Topraklar ormanla kaplı olmasına karşın tarıma elverişli tarlalar yok. Zaten tarımsal arazinin de büyük kısmı boş, ekilmemiş. Gördüğüm ve duyduğum kadarıyla halk, hazırdan yemeğe alışmış, üretime alıştırılmamış. Komünizmin genel karakteristiği bu. Yavaş yavaş tarıma geçiş var. Yer yer sebze tarlaları gördük ama çok yetersiz. Gördüğüm kadarıyla halk da fazla çalışkan veya çalışmaya hevesli değil.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş