Merhum bir şeyhin sözü hakkında *** Kunut Duası hakkında
Mayıs - 2012

Merhum bir şeyhin sözü hakkında

Sn. hocam, Kadiri Rufai Galibi Şeyhi Hacı Hasan Galip Kuşcuoğlu, Kendi kitabında yüce Allah ile Türkçe konuştuğunu ve bu konuşmayı diğer odada uyumakta olan hanımının da duyup geldiğini, şimdi Hz. Allah’la konuşuyordun, dediğini beyan ediyor. Yüce peygamberimizin en büyük mucizesi olan Kur’ân-ı Kerim bile vahiy yoluyla gelirken bu yazılanlar beni hayrete düşürdü. Lütfen bizleri bu konuda aydınlatın. Bir de yüce Allah bazı kullarını bazı tarikatların şeyhi olarak vazifelendirmekte midir? Saygılarımla. Şeyh Hasan Efendi’nin kitabından:

"Tahminen 80’li senelerde idi. Ankara Hüseyin Gazi, Ekin Mahallesi Tevhit Camisi’nin yanında, evin orta katı bahçeye bakan odamda, gecenin nısfında Teheccüt Namazından sonra günlük virdimle meşguldüm. 1956 senesinden bu yana hz. Allah’ın tertibi, Kadiri ve Rufai şeyhi olarak vazifeliyim.

Manevi vazifemin icabı velev ki, nefsimin hazzına uyumlu yaşantımda, zaman, haramiyeti belirlenen günah-ı kebaire (büyük günahlar) dışında, yaratılan güzelliklere hayranlığımdan bir şey eksiltemedi.

Müflisin imkânsızlıklar içinde nefsini teselli edecek çıkış yolu aradığı gibi, aciz nefsime bakıyorum. Aczimden başka bir şey göremediğimden, rabbimin varlığı ile teselli olmaya özen göstermeye gücümü kullanır iken, samimi gözyaşlarım, ihtiyarımın dahli olmadan akıyordu. Gözyaşların kalbini sulandırdığı zaman münâcâtımı kâinat bilir.

Niyazım rabbime idi. Gayri müracaat yeri düşüncesinden rabbime sığınırım.

“Ya rabbi, zatından başka sığınacak imkânı ve yeri olmayan bu abd-i âcizini rahmetinle yarlığa.” gayr-i ihtiyari niyaz ediyordum.

—affetmeyeceksen bitir dünyamı.”

O anda nasıl oldu bilmiyorum, bütün benliğimi saran fasih bir Türkçe hitab-ı ilâhi:

“devam et kulum, razıyım senden!”

Kuvvetli bir hitab-ı ilâhi ile mest oldum.

Bu hitab-ı ilâhi yan odada uyuyan ailem Hace Fatma hanım yataktan fırlayıp odama geldi, hıçkırarak ağlıyordu, “şimdi Hz. Allah’la konuşuyordun!” diye.

Neden ihtiyaç duydun Hz. Allah’a bu tazarru niyaza?

Sen de inanıyorum ki benim kadar dertlisin, dinle:

İçtihadın her devirde ortaya çıkardığı yorumlanmış din tablosuna şeriat ve diyanet denir. Peygamber efendimizin irtihalinden sonra şer’i hükümlerdeki içtihat biraz devam etti, nedense içtihat fitne oluyor diye heman durduruldu.

İmanımla ayrılık olmayan, emri ilahiye aykırı telkin edilen, hatta kabul edilemeyen, maneviyatla ilgisi olmayan çarpık telkinat ve çarpık yaşantılar, dünya yaşantımdan dışlanmama yeterli idi. Hz. Allah devam etmemi bizatihi emretti.

Tefsire muhtaç olmayan emr-i ilâhi ile sanki yeniden hayat buldum gayr-ı ilme prim vermedim." Zatın kendi kitabından alıntıdır.

Cevap: Bu tür sözler o zatın kendi kendine hüsn-i zannından, kendisini Allah'ın özel, seçkin kulu sanmasından kaynaklanan hayali görüntülerdir, kanaatime göre hayalin veya bilinçteki düşüncenin biçimlenmesidir. Allah ile konuşmak mümkün değildir. Bu sözler yalan değildir ama, bilince yerleşmiş olan düşüncenin biçimlenmesidir. Dinin ve tasavvufun ana umdelerini iyi bilen kişi, böyle bir durumda Allah'a sığınır. Çünkü Abdülkadir-i Giylani de böyle bir hitaba maruz kalınca Allah'a sığınmıştır.


 

Kunut Duası hakkında

Hocam, bir yazınızda Peygamberimizin Kunutunda başka bir dua okuduğunu yazmışsınız. Efendimizin okuduğu duayı yazabilir misiniz? Allah ( C.C.) sizlerden razı olsun. Erdoğan Karabacak

Cevap: Hz. Peygamber’in duaları öyle kalıplaşmış değildi. Peygamberimiz, yaşadığı durumların gereği olarak namazında çeşitli dualar ederdi. Hz. Hasan diyor ki: "Bana Allah'ın Resulü (s.a.v.) birkaç kelime öğretti, onları vitirde söylüyorum:

"Allâhummehdinî fîmen hedeyt ve âfinî fîmen âfeyt ve tevellenî fîmen tevelleyt, ve bârik lî fîmâ a'tayt, ve kınî şarra mâ-kadayt fe-inneke takdî velâ yukdâ aleyk. Ve innehû lâyezillu men-vâleyte (velâ ye'izzu men âdeyt) Tebârekte rabbenâ ve teâleyt." 

Mânâsı: Allahım, beni doğru yola ilettiğin, sağlık ve esenlik içinde yaşattığın, koruyup kolladığın kimselerden eyle. Bana verdiğin nimetleri mübarek eyle, rızkıma bereket ihsan eyle. Beni kötü hükümlerinden, cezalarından koru. Çünkü hüküm veren sensin, dilediğin hükmü verirsin, fakat sana kimse hüküm veremez. Senin koruduğunu kimse alçaltamaz; senin sevmediğini de kimse yüceltemez. Rabbimiz sen kutlusun, yücesin!

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş