KERÂMET (1) PDF 
Cuma, 23 Eylül 2022 00:00

KERÂMET (1)

Bazı salih kişilerin elinde meydana gelen olağanüstü (harikulâde) şeye kerâmet denir. Harikulâde olay peygamberden meydana gelirse mu'cize, ümmetinden birinden zuhur ederse kerâmet adını alır.

Mu'tezile ve bugün onların yolunda olan bazı kimseler velilerin kerâmetini inkâr etmektedirler. Onlara göre âyet, kerâmet ve mu'cize hep aynı şeydir. Halk bunlar gibi bir olayı yapamadığı için bunlara âciz bırakan olay anlamına mu'cize denmiştir. Mu'cize ile kerâmet arasında bir fark yoktur. Onun için peygamberden başka kimse kerâmet gösteremez. Onlara kerâmet atfeden, onları peygamberlerle beraber tutmuş olur.

Bu görüş tamamen yanlıştır, âyetlere, hadîslere ve gerçeğe aykırıdır. Peygamberlerin ümmetleri, onların öğrencileri, çırakları durumundadır. Öğrenci de bazen hocanın yaptığı şeyleri yapabilir ve bu yapısı hocanın kemalini gösterir. Çünkü onu kendisine hocası öğretmiştir. Kulların elinde bazı olağanüstü şeylerin yaratıldığına bizzat Allah kelâmı ve Peygamber hadisi şahiddir:

Annesi, karnında iken Hz. Meryem'i Allah'a adamıştı. Doğunca onu ma'bedin bir odasına koydular. Onun bakımını teyzesinin kocası olan Hz. Zekeriyya üzerine almıştı. Hz. Zekeriyya, Meryem'in odasına girdiği zaman orada rızık görmüştü: "Zekeriyya onun yanına, mihraba her girdikçe yanında bir rızık bulurdu. 'Meryem, bu sana nereden?' derdi. O da: 'Allah tarafından!.. Şüphesiz Allah, dilediğini hesapsız rızıklandırır' derdi" (Âl-i İmrân: 37).

Yine Hz. Meryem, kuru bir hurma ağacının altında doğumunu yapmıştı. Doğduğu çocuk ona: "Hurmanın dalını kendine doğru silkele, üzerine derilmiş taze hurmalar dökülsün, dedi" (Meryem: 25). Hz. Meryem, hurmayı silkeleyince kuru ağaçtan üzerine hurmalar döküldü. Hz. Meryem peygamber değildi. Fakat bu olağanüstü şeyler kendisinde vukubulmuştu.

Musa Aleyhisselâm ile Hızır Aleyhisselâm arasında geçen olay da Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılmaktadır. Burada Musa'nın dahi sırrını çözemediği bazı olayları yapan Hızır'ın peygamber olup olmadığı ihtilâflıdır. Cenabı Hak onu:

"Kullarımızdan bir kul" olarak nitelediğine göre veli olması daha kuvvetlidir. İşte Allah katından kendisine ilim verilen bu salih kul, fevkalâde hâdiseler yapmaktadır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş