UYDURMA RİVÂYETLER (4) |
Pazar, 04 Eylül 2022 00:00 | |||
UYDURMA RİVÂYETLER (4)(...dünden devam) Bu söylem, sözü edilen kişilerin eylemlerinin olup bittiğini değil, sürdüğünü gösterir. Yani bu kişiler çobanı öldürüp develeri götürmekle iş bitmiş, geride kalmış değildir. Allah ve Elçisiyle savaşlarını ve bozgunculuklarını sürdürmektedirler. Demek ki âyetin kastı develeri götürmüş olan yoksul Ureyneliler, ya da Ukl’lüler ya da Ferâzeliler değildir. Çünkü onların eylemi bir defa olup bitmiş, artık geride kalmıştır. Zaten öyle cılız ve yoksul birkaç kişinin, sarsılmaz orduya sahip güçlü bir devlete karşı savaşa girmesi ve bunu da sürdürmesi söz konusu olamaz. Eğer âyet, o yoksul kişileri kasdetmiş olsaydı, yüklemlerin mâzî kipinde olması gerekirdi. Yani: “Onlar ki Allah ve Elçisiyle savaştılar ve yeryüzünde bozgunculuk yaptılar, işte onların cezası......dır." Nitekim İbn Abbâs, bu âyetin, Peygamber’le yapmış oldukları antlaşmalarını bozan Kitap Ehli hakkında yahut Müslümanlara saldıran müşrikler hakkında indiğini söylemiştir (İbn Kesîr, Tefsîr: 2/48). Bu Ureynelilerin, Allâh ve Elçisine karşı terör yaptıklarını varsayalım. Âyette sayılan ceza, sadece Allah ve Elçisine karşı savaşmanın değil, bu savaşla birlikte bozgunculuk yapmanın cezasıdır. Çünkü yüklemler birbirine (ve) edâtıyla bağlanmıştır. Şayet (ev) edâtıyla bağlanmış olsaydı, bu eylemlerden herhangi birini yapana, bu cezalardan biri verilirdi. Ama öyle değil, yüklemler (ve) ile bağlandığından, her iki eylemi birlikte yapana, yani hem Allah ve Elçisiyle savaşıp hem de yeryüzünde bozgunculuk yapana bu cezalardan biri uygulanır. Şimdi bu Ureyneli sığınmacıların yaptığı eylem nedir? Allah ve Elçisiyle savaşmak değil. Develeri götürmek. Herhalde buna engel olan çobanı öldürmek. Eğer çobanı öldürmüşlerse, bunun için kısas yapılır, yani öldüren kişi öldürülür. Ama bu cinâyetin sübûtu şâhitlerin şehadetiyle vuku bulur. Bu adamların çobanı öldürdüğünü kim görmüş? Herhalde kendileri gelip de böyle yaptıklarını söylemediler. O zaman en ufak bir kuşku ile kısas cezası düşer. Bu, İslâm hukukunun bir kuralıdır. Develeri götürmek ise bir hırsızlık sayılır. Ama develer kapalı yerden çalınırsa el kesme cezası uygulanır, el ve ayak kesme cezası değil. Bu olayda develer, açıktan götürüldüğüne göre buna el kesme cezası da uygulanmaz. Daha hafif ceza verilir. (devamı yarın..)
|