NUR SURESİNE YAPTIĞIMIZ TEFSİRİN BİLİMLE DOĞRULAN­­MASI (4) PDF 
Pazartesi, 22 Ağustos 2022 00:00

NUR SURESİNE YAPTIĞIMIZ TEFSİRİN BİLİMLE DOĞRULAN­­MASI (4)

(...dünden devam)

Nûr, başka varlıkları gösteren, açığa çıkaran şeydir. Bütün varlık­ları açığa çıkarıp gösteren Allah'tır. Öyle ise Allah, gökleri ve yeri gös­teren nûrdur. Gökler ve yer O'nun tecellîsinin eseri, O'nun parıltısıdır. O'ndan taşmıştır. Parlaklığını anlatmak için bu nûr, içinde lâmba bulu­nan bir mişkâta benzetilmiştir. Mişkât, etrafı camlı kandil veya duvara açılan, lâmba koymağa mahsus oyuğa denir. İçinde yanmakta olan ya­ğın ışığını toplayıp yansıtan bu kandil veya oyuk, tıpkı parıl parıl par­layan bir inciye benzer. Bu kandilin yağı da öyle yararlı bir zeytin ağa­cından gelir ki yanmakla tükenmez, ışığı azalmaz. Doğu veya batı tara­fında değildir ki sadece üzerine güneş vurduğu zaman ışık versin. Bu­nun nuru kendindendir. Tükenmeyen yağı, ateş değmese de yanacak kadar sâftır. Işıklar birbiri üstüne yığılmış, parıl parıl parlar. İşte Allah'ın nûru böyle parlaktır.

Gazâlî'ye göre yokluk karanlıktır, varlık nûrdur. Allah'tan başka herşey kendi zatında karanlık(yok)tur. Her şey, Allah'ın ortaya çıkar­masıyla var olur. Ortaya çıkan her varlık, Allah'ın aydınlatmasıyla var olmuştur. Mutlak nûr Allah'tır. O'ndan başkasına ancak mecâzen nûr denebilir. Zuhûrunun şiddetinden dolayı O Gerçek görünmez, O'nun parıltıları olan varlıklar görünür. Onları gösteren O'dur. ''Zu­hûrunun şiddetinden dolayı yaratıklardan gizlenen Zât ne yücedir!" (Mişkâtu'l-Envâr, Mefâtîh: 23/230)

Nûr, ışık demektir. Işık, aslında kâinattaki esir dalgalarının, zi­hinde uyandırdığı izlenimden ibarettir. Şu engin uzay, çeşitli frekanslar­daki dalgalarla doludur. Bu esir dalgalarının uzunluk­ları ayrı ayrı ol­duğundan bunlardan kimi duyularımızda ses, kimi ışık olur. Biz bu dalgaları değil, bunların zihnimizdeki izlenimlerini algılarız. Dalgalar da hareketten ibarettir. Demek ki ışık, kâinâtı dolduran Esîr içindeki dalgalanmalardan, yani hareketten ibaret­tir. Biz hareketten ibaret olan bu dalgaları değil, bunların görüntülerini algılarız. Gördüğümüz, işitti­ğimiz, kokladığımız, tattığımız ve dokun­duğumuz şeyler aslında algı­layamadığımız bir âlemin hareketlerinden başka bir şey değildir. De­mek ki gerçek varlık, şu görüntülerin arkasın­dadır. Aslında madde âle­mi, enerjinin çeşitli oranlarda yığılmasından ibarettir. Enerji nûrdur. Demek ki bu âlem, nûrun görüntülerinden iba­rettir. İşte bu nûr, Allah'ın nûrudur. Bu kâinât, İlâhî nûrun görün­tü­lerinden ibarettir. Biz nûrun kendisini değil, görüntülerini görürüz. Çünkü görüntüyü meydana geti­ren gerçeği görecek, algılayacak duyu­lara sahip değiliz.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş