YÜCE MAHKEME’YE ÇAĞIRMA BORUSU: SÛR (10) PDF 
Cuma, 20 Mayıs 2022 00:00

YÜCE MAHKEME’YE ÇAĞIRMA BORUSU: SÛR (10)

(...dünden devam)

Yalnız son iki sûrenin, yani Hâkka ve Nebe’ sûrelerinin âyetlerinde o gün Arzın ve dağların kaldırılıp birbirine çarpılacağı, dağların darma­dağın edileceği, göğün yarılacağı, sarkacağı, dağların yürütülüp serab olacağı bildirilmektedir ki bu, o Yüce Mahkeme gününün dehşetini ser­gilemektedir. Fakat bu âyetlerden yerin ve göklerin tamamen ortadan kalkacağı, yok olacağı anlamı çıkmaz. Çünkü Tâhâ Sûresi’nin 105-108. âyetlerinde de şöyle buyurulmaktadır:

“Sana dağlardan soruyorlar. De ki: ‘Rabbim onları ufalayıp savu­racak! Yerlerini boş, dümdüz bırakacaktır. Orada ne bir eğrilik, ne de bir tümsek görmeyeceksin. O gün hiç pürüzü olmayan çağrıcıya uyarlar; (ondan sapma imkânı yoktur). Rahmân’ın huzurunda sesler kısılır, fısıl­tıdan başka bir şey işitemezsin’.”

Bu âyetlerde dağların yerinden savrulup, yerlerinin dümdüz olacağı, Arz üzerinde çukur, tümsek kalmayacağı bildirilmektedir ki bundan Dünyanın tamamen yok olmayıp, sadece şeklinin değişeceği, engebelerin kalkacağı, eğrilik, büğrülüğün kalmayacağı anlaşılır. Zaten tam İlâhî adâ­letin tecellî edeceği, gönüllerdeki gizli düşüncelerin, tüm gizliliklerin ortaya çıkacağı o Yüce Dîvân gününe uygun düşmesi için Yerin de öyle dümdüz olması, bazı şeyleri gizleyen çukurların, tümseklerin kalkıp her tarafın al açık olması, her şeyin görülmesi gerekir. Nasıl o gün canlar dosdoğru, gizler ortaya çıkmış ise, Yer de o gün dümdüz, gizlilikleri kalmamış, al açık olmuştur. Dağların bulutlar gibi yürüyeceğini anlatan Neml Sûresi’nin 87. âyeti de bu âyetler gibi kıyâmette, Dünyânın dümdüz olacağını bildirmektedir. Bundan Dünyânın tamamen yok olacağı anlamı çıkmaz. Zîrâ:

Yâsîn Sûresi’nin 51. âyetinde Sûr’a üflenince insanların kabirlerin­den kalkıp Rablerinin Dîvânı’na koşacakları; Âdiyât Sûresi’nin 9. âyetinde kabirlerdekilerin dışarı atılacağı belirtilmektedir. Kabirler Dünyâ üzerin­dedir. Kıyâmette insanlar, kabirlerin­den kalkıp Mahkeme’ye gidecekleri­ne göre, demek ki o zaman yine Dünyâ var olacaktır.مِنّهَاخَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَيَ: Sizi Arzdan yarattık, yine oraya döndürürüz ve sizi bir kez daha (diriltip) ondan çıkarırız.” (Tâhâ: 55) âyeti de yeniden diriltmenin ve haşrin şu Dünyâ üzerinde olacağını kanıtlar. Haşr (Yüce Dîvân’a gidiş) bu Dünyâdadır. Zümer Sûresi’nin 68-70. âyetlerini bir kez daha okuyup üzerinde düşünelim: “Orada ilk boru sesini duyup bayılan, ikinci sesi duyunca ayılanların (Mahkeme’yi) bekledikleri; (Yüce Dîvân hâkimi) Allah gelince O’nun nuru yani güzelliğinin şavkı ile arzın (Yerin) aydınlandığı” ifade edilmektedir. O gün Arz (üzerinde yaşadığımız şu Dünyâ), Allah’ın güzelliğinin şavkı ile aydınlanıyorsa demek ki Yüce Dîvân, şu dünyâ üzerinde kurulacaktır. Bunun başka anlamı yoktur.

Bizim burada asıl vurgulamak istediğimiz, Sûr’a birinci ve ikinci üflemenin ayrı ayrı zamanlarda değil, aynı zamanda ve aynı amaçla olacağı; birinci üflemenin öldürücü, ikincisinin diriltici değil, her ikisinin de Yüce Dîvân’a çağrıcı olduğu; canların, hesap vermek üzere Yüce Mahkeme’de toplanmaları için Sûradlı borunun iki kez çalı­nacağıdır. Dünyâda da ictimâ‘ borusu bir kere değil, aynı anda birkaç kez çalınır. Allah âhiret Mahkemesini, alışılagelen bir tarzda insanlara anlatmak­tadır. Onun mâhiyetini kavramak mümkün değil­dir.

Biz, Kur’ân’ın söylediklerini izaha çalıştık. Kur’ân rûhuna ters birtakım rivâ­yetlere bağlanıp Kur’ân’ın açık anlatımından sapamayız.

***

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş