CİN SURESİ (9) PDF 
Perşembe, 12 Ağustos 2021 00:00

CİN SURESİ (9)

(...dünden devam)

Sa'îd ibn Cübeyr'e göre "Allah'ın râzı olduğu elçi", Cebrâîl'dir. Sa'îd'in bu sözü uzak bir ihtimaldir. (Kurtubî böyle sanıyor ama Sa'îd'in sözünün doğruluğu, Meryem Sûresi’nin 64. âyetinden açıklıkla anlaşılmaktadır). Bir kavle göre "Ancak râzı olduğu elçi bunun dışındadır" cümlesinden kasıt, Allah'ın elçiye kıyâmetin kopacağı zaman gibi risâlete ilişkin olmayan gayb haberlerini değil, peygamberlikle ilgili bilgileri vereceğini anlatmaktır. Vâhidî şöyle demiştir: "Bu âyette, müneccimin söylediklerinin çıkacağını iddiâ edenin Kur'ân'ın söylediklerini inkâr etmiş olacağına delil vardır."

Zemahşerî ise Keşşâf'ta: "Bu âyet kerâmetleri iptal etmektedir. Çünkü kerâmetlerin nispet edildiği kimseler, kendilerinden râzı olunan velîler de olsalar, elçi değillerdir. Allah gayb bilgisini sadece elçilerine bildireceğini söylemiştir. Kezâ bu âyet kehânet ve müneccimliği de iptâl etmektedir. Çünkü kâhin ve müneccim, Allah'ın razı olmasından uzak, gazabına dahildirler" demiştir. Râzî ise şöyle demiştir:

"Bana göre âyette bu söylediklerine delîl yoktur. Çünkü âyet, Allah'ın bütün gayb bilgisi hakkında değildir, ancak bir ğayb bilgisi hakkındadır ki o da kıyâmet vaktidir. Çünkü bu âyet, "Size va'dedilenin yakın mı, yoksa uzak mı olduğunu bilmem" âyetinden sonra gelmiştir. Eğer denilirse ki: Bu takdirde istisnânın anlamı nedir? Deriz ki: Belki kıyâmetin vakti yaklaşınca Allah onu râzı olduğu elçisine bildirir. Niçin olmasın? Nitekim: "O gün gök beyaz bulutlarla parçalanır ve melekler bölük bölük indirilir" buyurmuştur. Demek ki o zaman melekler, kıyâmet gününü bilirler. Yâhut bu istisnâ munkatı'dır. Önceki cümleye bağlı değildir. Yani Allah, râzı olduğu elçinin önüne ve arkasına koruyucular koyar, onlar onu azgın cinlerin ve insanların şerrinden korurlar, demektir. Bu âyetten maksadın, Allah'tan başka, muğayyebâtı kimsenin bilemeyeceğini anlatmak olmadığı şu delillerle de sâbittir:

Tevâtüre yakın bir kuvvetle gelen rivayetlere göre Şıkk ve Satîh adlı iki kâhin, Peygamber(sav)’in durumunu, henüz o zuhur etmezden önce söylemişlerdi. Bunlar bu konuda Araplar arasında ünlü idiler. Hattâ Kisrâ bile bunlara başvurmuştu. Bu da gösterir ki yüce Allah, elçi olmayan bazı kimseleri de, bazı gayb bilgilerine muttali kılabilir. Kezâ Milel sâhipleri(din ve mezhep tarihçileri) bazı rüyâ tabircilerinin geleceğe ait sözlerinin çıktığında ittifak etmişlerdir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş