BORÇTA ŞAHİTLİK MESELESİ PDF 
Salı, 06 Temmuz 2021 00:00

BORÇTA ŞAHİTLİK MESELESİ

Sayın Hocam, aklıma takılan birkaç soru var, size sormak isterim..

1- Kur'an'da İsrailoğullarından sürekli bahsedilmektedir. İsrailoğulları bugünkü İsrailliler (Yahudiler ) midir? Ve neden bu topluluk lanetlenmiştir?

2- Bakara suresinde; “Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile ‒biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için‒ iki kadın (olsun).” âyetinde tam olarak ne denmek isteniyor hocam? Neden Kadın unutursa diyor, erkek unutursa kavramı yok? Bu kısmı anlayamadım beni aydınlatır mısınız? Çok teşekkür ederim, saygıyla ellerinizden öpüyorum hocam...

Cevap: Kur'ân'da peygamberlerine karşı gelen, kötü işler yapan İsrail oğullarının lanete uğradığı belirtilir ama yine onlar içinde iyi yolda giden kimseler de övülür. Kim demiş İsrail oğullarının tümden lanetlendiklerini? Eğer onlar öyle lanetli bir kavim olsalardı içlerinden bu kadar peygamber çıkar mıydı? İki yerde, Mûsâ'nın kavmi içinde ve Allah'ın yarattığı uluslar içinde "Hakk'a ileten ve Hak ile adâlet yapan bir topluluğun bulunduğu" (A’raf: 159, 181), Sebe' Suresinin32. âyetinde onların üç gruba ayrıldığı, bir kısmının günahkâr, zalim; bir kısmının orta yolda giden ılımlı oldukları; bir kısmının da Allah'ın izniyle hayır işlerinde çok ileri gittikleri belirtilmektedir. Bakara Suresinde de Allah'ın, İsrâiloğullarını âlemlere üstün kıldığı vurgulanmaktadır (Bakara: 47). Evet bugünkü İsrailoğulları, Hz. Peygamber dönemindeki İsrail Oğullarının devamıdır. Bunlar gökten inmediler. Kur'ân hiçbir milleti toptan mahkûm etmez. Kur'ân eksik okunursa doğruya ulaşılamaz.

Şahitlik meselesine gelince. Bir erkeğe iki kadının denk tutulması her konuda değil, sadece borç şahitliğindedir. Sebep de o zaman ekonomik işlerin kadınların meşgale alanı dışında olmasıdır. Âyette unutmak tabiri yok, şaşırmak tabiri vardır. Âyetteki “tadılle” kelimesine unutmak mânası vermek hatâdır. Bu kelimenin doğru anlamı şaşmak, şaşırmaktır. Kadınlar erkeklere göre daha heyecanlı ve duygusal yapıları dolayısıyla şaşırmaları ihtimalinin daha çok olmasıdır. Kaldı ki bu, o zaman için borcun garantisi açısından konulmuş bir hükümdür. Farz değildir. Çünkü bir kimse dilerse verdiği ödünç para için hiç tanık tutmaz. Bu yüzden günahkâr da olmaz. Ama sonucuna katlanır. Ödünç alan inkâr ederse ödünç verenin hakkı kaybolur. Kendisi buna razı ise mesele yok. Nitekim âyetin devamında şahitsiz de borç verilebileceği belirtilmektedir. Ben birine güvenir, tanıksız ödünç para verirsem günah işlemiş olmam. Tersine güvencimden ötürü takvaya daha uygun davranmış olurum. Sonucuna da katlanıyorsam sorun yok.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş