KIRÂATLER MES’ELESİ (8) PDF 
Pazartesi, 24 Mayıs 2021 00:00

KIRÂATLER MES’ELESİ (8)

(...dünden devam)

Hiç kuşkusuz Kur’ân, Hz. Peygamber’in kendi lehçesi olan Kureyş lehçesiyle indirilmiştir. Zaten Hz. Muhammed, içinde yetiştiği ve ilk hitâbettiği topluma, yabancı lehçelerle, Kureyşe göre bozuk olan şîvelerle Kur’ân okunmuş olsaydı, Ku­reyşliler Peygamber ile alay ederlerdi. Tıpkı fasîh Türkçenin konuşulduğu İstanbul’da, Diyarbakır, Bitlis, Mardin, yahut Erzurum veya Kayseri şîvesiyle konuşmanın, alay konusu olduğu gibi. Kur’ân, İbrâhîm Sûresinin 4’ncü, Şu‘arâ Sûresinin 195’nci âyetlerinde açıkça ifade edildiği gibi Peygamber(s.a.v.)in içinde yetiştiği toplumun konuştuğu fasîh, apaçık bir Arap lehçesiyle inmiştir ki bu da Kureyş lehçesinden başkası değildir.

Diğer Arap kabîleleri, Kureyş lehçesini telaffuz edemedik­leri için Hz. Peygamber, Cebrâîl’den ricâ ederek başka Arap lehçleriyle de Kur’ân okumaya müsâade almıştır. Zaten Buḫârî’nin rivayetinden de bu anlaşılmaktadır: “Cibrîl bana Kur’ân’ı bir harf üzere okudu. Ben ona başvurarak daha fazla harf üzere okunmasını istedim. Ben başvurdukça kırâat (okuma) şekli arta arta yedi harfe kadar vardı.” (Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân: 5, Bed’u’l-halk: 6; Müslim, Müsâfirîn: 27; İbn Hanbel, Müsned: 1/264)

Tirmizî’nin, Übeyy ibn Ka‘b’dan çıkardığı şu hadîs de sırf ümmete kolaylık amacıyla çeşitli okuma formlarına müsâade edildiğini gösterir: “Allah’ın Elçisi (sav), Cebrâîl’i gördü,

– Ey Cebrîl, dedi, ben ümmî bir topluma gönderildim. İçlerinde pîri var, yaşlı ihtiyârı var, oğlan kız çocuğu var, hiç okumamış adamı var!

Cebrâîl:

– Ey Muhammed, Kur’ân yedi harf üzere indirildi, dedi.” (Tirmizî, Kırâât: b. 11, h. 2944)

Demek ki Kur’ân’ın indiği dönemde belli başlı yedi Arap lehçesi vardı. Yemen’de, Doğu ve Kuzey Arabistan’da, Orta Arabistandaki kabîlelerin lehçeleri, Hicaz Bölgesi lehçesinden farklı idi. Buralardan gelip Müslüman olanların, Kur’ân’ı, Kureyş lehçesiyle telaffuz etmeleri, imkânsız denecek kadar zordu. Anadolu şîveleri arasında ne denli farklar olduğu bilinmektedir. İstanbul’un k’sı, Konya’da ğ, Elazığ’da g olur. Erzurumlu da kelime sonlarındaki k’yi ç’ye dönüştürerek ne ki yerine “ne çi?” der. İşte Arapça kelimelerin telaffuzu da bölgelere göre değişiklik gösterir.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş