OKUMA FARKLARI MUSHAFLAR / KIRÂATLER MES’ELESİ (1) PDF 
Pazartesi, 17 Mayıs 2021 00:00

OKUMA FARKLARI MUSHAFLAR

Selamünaleyküm Süleyman Bey. Bu konu hakkında bilgi sahibi olduğunuzu düşünüyorum. Kur’an Mushaflarında farklılıklar olduğu söyleniyor. Bu farklılıklar nasıl farklılıklardır?

(Tövbe haşa!) Kur’an değiştirildi deyip bize bu farklılıkları gösteren bir kişiye cevabımız nasıl olmalıdır?

Bu farklılıklar kelime manasını değiştirir mi?

İyi günler...

KIRÂATLER MES’ELESİ

Kur'ân-ı Kerim, Hz. Peygamber zamanında çeşitli yazı malzemelerine yazılmıştı. Fakat henüz Peygamber zamanında vahiy süreci devam ettiğinden bütün Kur'ân parçaları bir cilt halinde toplanmamıştı. Peygamber'in vefatından sonra altı ay geçmeden Kur'ân parçaları bir komisyon tarafından bir araya getirilip bir cilt halinde bağlandı. İşte bu cildin adı Mushaf'tır.

Ancak çeşitli ulusların Müslüman olması ve Müslüman olan yabancı insanların Kur'ân'ı tam bir Arap gibi telaffuz edememeleri yüzünden bazı okuma farkları ortaya çıktı. Ayrıca o zamanki Arap yazısı da bir iki asır sonraki gibi gelişmemişti. Nokta ve hareke yoktu. İArap yazısının bu durumu kelimeleri çeşitli biçimde okumaya müsait idi. İşte bu yüzden askerler arasında Kur'ân okuma farkları görüldü. Bu durumu fark eden komutanlardan Huzeyfe, bu okuma farklarının bertaraf edilmesi için Kur'ân'ın yeniden derlenmesi fikrini Halife Osman'a sundu.        

Hz. Osman, kurduğu 12 kişiden oluşan Kur’ân’ı derleme komisyonuna: “Kur’ân’ı Kureyş dili(lehçesi)yle yazınız, çünkü onların diliyle inmiştir” (Buhârî, Fadâilu’l-Kur’ân: b. 2, h. 9) demiştir. Zaten halis bir Kureyş çocuğu olan Peygamber’e, o lehçenin dışında bir lehçe ile Kur’ân’ın inmesi akılcı olamaz. Peygamber her lehçeyi konuşan bir insan değildi. Sadece halis Kureyş lehçesiyle konuşan Peygamber, ancak kendi lehçesiyle inen sözleri belleyip halka okuyabilirdi.

Okuyuş farklarının ortaya çıkışı, Kur’ân’ın birkaç lehçe ile veya değişik formlarla inmiş olmasından değil, çeşitli lehçelere sahip Yarımada halkının ve Arapçayı sonradan öğrenen yabancıların öğrendikleri Kur’ân’ı kendi lehçelerinde okumalarından ve özellikle de o zamanki gelişmemiş Arap yazısından kaynaklanmıştır. Bu okuyuş farklarını, İlâhî bir temele dayandırmak için ortaya atıldığı belli olan rivayetlerin doğruluğunu kabul etmek mümkün değildir. Akıl ve mantık dışı bu rivayetlerin doğru olduğunu varsaysak bile bunlar aslâ bugün sanıldığı gibi bazı hafızların tekrar edip durdukları, bir kelimeyi birkaç türlü okuma anlamına gelmez.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş