Kul hakkı *** Peruk ve hadisler hakkında

Kul hakkı

Sn.Hocam, uzun süredir zihnimi kurcalayan bir soruyu paylaşmak istiyorum sizinle. Bir yakınım anlaşmalı olarak karısından resmen boşanmış ama aslında birlikte yaşıyor ailesiyle. Resmen boşanmalarının sebebi, kadının maaş almasını sağlamak. Bu haksızlığı önlemek için gerekli yerlere başvurduysam da ismimin deşifre olmasını istemediğim için üstüne varmadım ve sonuç alamadım. Halen daha maaş almaya devam ediyorlar. Acaba ben, onların yaptıklarından ötürü Allah katında sorumlu muyum? Saygılarımla

Cevap: Yakınınız olan karı-kocanın yaptıkları, yasalara aykırı olduğu gibi Kur’ân'ın dürüstlük prensibine de aykırıdır. Zahiren boşanmak, gerçekte beraber yaşayıp devleti ve milleti aldatmak günahtır, hakkı olmayan maaşı almaktır. Çünkü o maaş dul kadına verilir. Evli kadına kocası bakmak zorundadır. Hâsılı onların yaptığı yanlıştır, kul hakkı yemektir. Size gelince, siz elinizden geleni yapmış, onları ikaz da etmişsiniz. Ama kabul etmemişler ve bildiklerini yapıyorlar, bile bile haram yiyorlar. Fakat siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz. Şunu da bilin ki böyle yapan sadece onlar değil. Almanya'da belki binlerce insan böyle yapıp devletten çift maaş alıyorlar. Herkes kendi eyleminden sorumludur. Selamlar.

 

Peruk ve hadisler hakkında

Muhterem hocam, perukla ilgili bir soruyu cevapladığınızı okudum. Perukla ilgili dinimizin bir yasak getirmediğini anladım. Fakat peruk takmayla ilgili hadis rivayet ediliyor...''peruk takana, dövme yapana başından beyaz kıl çekene lanet olsun !” diyor P. (s.a.v.) Bu hadis doğru mu? Peruk Tesettürün yerine kullanılabilir mi? Kullanılırsa örtü ayetine uyulmuş olur mu? Baş örtüsü kur'ân’da bir emir ise yerine başka bir şey konulabilir mi peruk gibi? Müslüman diğer bir müslümanı kandırmış olmaz mı?

Hadisler Peygamber efendimizden tam yüz yıl sonra yazılmaya başlamışsa (ki sav ) yaşarken yazdırmamış, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer zamanında da yazılmamış) Kutsi hadis denilen hadislerin geçerliliği neye dayanıyor? Hadislerin yazılım kuralı Kur'an’a bağlılık şartına mı dayalıdır? Peygamber efendimiz, aldığı vahiyleri bizzat kendi de yaşayarak bize hayatıyla göstermiş, yani Kur'ân’ı yaşamış. Öyleyse fiili ve kavli olan sünnetin delili nedir?

Kudsî Hadis denilen sözler, aslında Hz. Peygamber’in, kendi içine doğan dini prensipleri, bildirileri “Allah buyurdu ki, Allah dedi ki” şeklinde bir ifade ile anlatmasıdır. Bunlar kendi sözleridir ama ilhama dayalı olarak içine doğduğu için sözün başına “Allah dedi veya buyuruyor, diyor ki” formülleriyle söylemiştir. İşte bu tür sözlere Kudsî hadis denilir. Bunların geçerlilik şartı da diğer hadislerin geçerlilik şartı gibidir. Yani başta Kur’ân’a uygun olması, sonra ravi zincirinin kopuksuz ve sağlam olması gerekir. Bu şartları taşıyan Hadis veya Kudsî hadisler Din sorunlarında ikinci kaynak veya Kur’ân’a yardımcı kaynaktır.

Cevap: Allah aşkına yahu, Peygamber zamanında böyle modern peruklar var mıydı? Ayrı bir konu. Sonra Peygamber davetçidir, lanetçi değil. Peygamber kimseye lanet okumaz. O kadar ki Uhud’da canına kasteden, yanağını, başını yaranlara bile beddua etmemiş, rahmet dilemiştir. Kendisinin lanetçi değil, davetçi ve âlemlere rahmet olarak gönderildiğini vurgulamıştır. Kur'ân da onu âlemlere rahmet olarak nitelendirmektedir. Âlemlere rahmet olan bir peygamber, sırf peruk taktı, dövme yaptı diye insanlara lanet okur mu? Haşâ bu tür yalanlardan O berîdir.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş