BİR MEZHEBE TABİ OLMAK ZORUNLU MUDUR? |
Pazar, 24 Ocak 2021 00:00 | |||
BİR MEZHEBE TABİ OLMAK ZORUNLU MUDUR? Selamünaleyküm sayın hocam, 18 yaşında etrafından etkilenmeden Kur'an ve sünnetler ışığında dinimi yaşamaya çalışan bir gencim. Benim annem Hanefi, babamsa Şafiî. İki imamın da kesinlikle büyük âlimler olduğuna inanıyorum. Ancak ibadetlerimi bu âlimlerin yolunda değil de Kur'an ve sünnet ışığında gerçekleştirmek, bir mezhebe bağlı olmamak istiyorum. Bu düşüncemle günaha giriyor muyum? Kendi din dersi hocama sorduğumda beni dinden çıkmakla suçladı. Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim... Cevap: Hayır, eğer Kur'ân ve Sünnetten hüküm çıkaracak derecede bilgi sahibi iseniz bir mezhebe tabi olmanız gerekmez. Kendi ictihadınıza göre dini uygulayabilirsiniz. Mezhebler, zamanla dini konularda anlaşılamayan konuları araştırarak açığa kavuşturan İslâm bilginlerinin açıklamalarıyla oluşmuştur. Pek çok yorum yapan âlim bulunduğundan onlar adına pek çok mezheb doğmuştur. Fakat her âlim kendi kanaatini söylemiş, görüşünün kesin bağlayıcı din olduğunu söylememiştir. Nitekim İmam Malik, kendi görüşlerinin resmen kesin kabul edilip diğerlerinin yasaklanması yolundaki resmi teklifi kabul etmemiştir. Mezhebler Peygamber asrından hayli zaman sonra doğmaya başladı. Meselâ İmamı A’zam Ebu Hanîfe Hicret'in 80 (M. 699) tarihinde doğmuş, 150 H. (M. 767) tarihinde ölmüştür. İmamı Malik Hicret'in 93 (M. 711) tarihinde doğmuş. 179 H. (M. 795) tarihinde vefat etmiştir. Hz. Peygamber’den yaklaşık bir asır sonra doğmuş olan bu insanların mezhebleri ancak Peygamber’den bir buçuk asır sonra kabul görüp yerleşmeğe başlamıştır. Bu zamana dek Müslümanlar herhangi bir mezhebe bağlı değillerdi, çünkü ortada mezheb yoktu. Sizi dinden çıkmakla suçlayan hocanıza sorun: Mezheb imamlarından önceki bir buçuk asır içinde yaşamış olan Müslümanlar dinden çıkmış insanlar mı idiler? Böyle sakat düşünceleri bırakmak gerekir. Din Hz. Muhammed’in tebliğ ettiği Kur’ân ve onun açıklaması durumundaki sağlam Sünnetten ibarettir. Kur’ân ve Sünnetten hüküm çıkarma yetkisinde bulunan bir kimsenin doğrudan Kur’ân ve Sünnetin buyruklarına göre hareket etmesi en doğru ve makbul yoldur.
|