Kur’ân’da tekrarlar ve Zeyd Zeynep olayının sebebi

Kur’ân’da tekrarlar ve Zeyd Zeynep olayının sebebi

Saygı Değer Hocam, evvela size selam, sağlık ve hürmetlerimi gönderiyorum. Siz Türkiye'de ve Dünya'da Kur'an ışığını tekrar gönüllere nakşeden bir kutup, bir deryasınız, size Yüce Rahman'dan sağlık ve afiyet diliyorum. İzniniz olursa merak ettiğim bir iki hususu size sormak istiyorum.

1-) Kur'an'da Hz. Peygamber'in evlatlığı Zeyd'in karısı Zeynep'in eşinden ayrılarak, Hz. Peygamber’le evlendiği, bunun da evlatlığın boşadığı eşle evlenilmez kuralını kaldırmak için yapıldığı belirtilmektedir. Sizde takdir edersiniz ki günümüzde dahi evlatlığın boşadığı eşle evlenilmez ve bu hoş karşılanmaz, Kur'an gibi bir Nurlar hazinesi böyle bir konuyu neden içeriyor veya bu kuralı yıkmak için neden Peygamber örnek oluyor? Ben bunun mantığını bir türlü anlayamadım, kavrayamadım...

2-) Kur'an neden Hz. Peygamber döneminde kitaplaştırılmadı da, böyle çok önemli bir konu sonraya bırakılarak, Kur'an'ın aslının yakılması gibi, yok şu sahabenin Kur’an’ı, yok başka sahabenin Kur’an’ı, yok şu sure, şu ayet(Tevbe suresinin son iki ayeti gibi) şu Kur'an'da var, diğerinde yok gibi tartışmalara mahal verilmiştir.

3-) Kur'an'da birçok konuda sayısız tekrar var, bunun nedeni nedir?

4-) Kur'an'a mana ve lafız olarak baştan sona kadar Yüce Rahman'ın sayısız defa aşırı şekilde övüldüğü görülmektedir, bunun nedeni nedir? Av. Sedat Çoruh

Cevap: Sedat Bey iltifatınız için teşekkür ederim. Elli yıldan beri zaman zaman duyup dinlediğim sorularınıza gelince:

1) Şunu belirtmeliyim ki bizim için Hz. Muhammed'in fizik varlığından ziyade getirdiği mesaj önemlidir. Peygamber'in şahsiyeti hakkında anlatılan olaylar neticede rivayetlerden ibarettir. Bunların kimi doğrudur, kimi kuşkulu. Peygamber Zeynep ile niçin evlendi? Kur'ân iki sebep belirtiyor. Temel sebep evlatlığın kaldırılmasıdır. İnsan bir çocuğu evladı gibi büyütebilir. Nitekim Peygamberimiz yetimlere bakanların, büyük ödüllerle taltif edileceğini belirtmiştir.

Ama evlat gibi büyütülen çocuk, kişinin öz evladı gibi değildir. İcabında kendi kızını onunla evlendirebilir veya kendisi büyüttüğü kız ile evlenebilir veya onu oğluna alabilir. Araplar arasında çok kökleşmiş olan bu geleneğin kaldırılması ve evlatlık karısıyla evlenme yasağının da lağvedilmesi için Peygamber önayak olmuş, bu işi önce kendi ailesinde uygulamıştır. Nitekim kaldırdığı faiz uygulamasını da önce kendi ailesinden Abbas'a uygulamış, onun faiz alacaklarını lağvetmiş, kaldırdığı kan davalarını da yine önce kendi ailesinde uygulamış, Amcası Hâris'in kan davasını lağvetmek suretiyle toplumu bozan bu kan davasının kaldırılmasına ön ayak olmuştur. İşte Zeynep olayı da böyledir.

Peygamber niçin Zeynep'le evlendi? Ona aşkından dolayı değil. Şundan dolayı: Peygamber, halası kızı olan Zeynep'i, bir köle azatlısı olan Zeyd'le evlendirmek suretiyle köle ile efendilerin, insanlık bakımından eşit olduklarını göstermek istemiştir. Ama aile geçinememiş, huzursuzluk olmuş, Zeynep ayrılmış, Peygamber de Zeynep ailesinin kırılmış olan onurunu tamir etmek için onunla bizzat evlenmiştir. Bunda şu gerçekler de gizlidir:

  1. İslâm toplumunda insanlık açısından köle ile asilzade birdir. Zeynep asilzade idi, Zeyd ise köle azatlısı. Olayda köle azatlısı, asilzade bir kızla evlendirilerek bu eşitlik gösteriliyor.
  2. Sonra köle azatlısının boşadığı kadınla, toplumun en şereflisi, insanlığın en değerlisi Hz. Muhammed evleniyor. Yine itibari şeref ve asilzadelik telakkileri bu uygulama ile kaldırılıyor.
  3. Evlatlık kaldırıldığı gibi köle azatlısının boşamış olduğu kadına da değer veriliyor itibarı iade ediliyor. Çünkü bu kadın, Mü’minler Annesi payesine eriştiriliyor. Bu Peygamber’in hatırını kırmayarak bir köle azatlısı ile evlenen kadına Allah’ın en büyük lütfudur. Yani Peygamber’e itaat eden, Allah tarafından büyük ödüllere erdirilir.

Ne var bu olayda? Bundan Zeyd gücenmiş midir? Hayır. Peygamber onu çok seviyordu ve Mu'ta Savaşına onu komutan yapmıştı. İşte o savaşta Zeyd şehid düşmüştü. Hz. Peygamber Zeyd'in oğlu Usame’yi de çok severdi. Hz Ömer kendi döneminde gelen ganimetten Usame’ye kendi oğlundan fazla pay vermişti. Buna itiraz eden oğluna şöyle demişti:

– Peygamber Aleyhisselâm onu senden ve onun babasını da senin babandan çok severdi!

C. 2) Hz. Peygamber döneminde Kur'ân yazıldı, yazılanlar şahıslar tarafından saklandığı gibi bir nüsha da Peygamber'in evinde saklanıyordu. Bu konuda deliller vardır. Ama vahiy devam ettiği için son şeklini almamıştı. Peygamber'in vefatından sonra yazılı Kur'an malzemesi toplanıp bir cilt haline getirildi.

C. 3) Kur'ân'da “birçok konuda sayısız tekrar var” sözü abartıdır. Size tekrar gibi gelen şeyler aslında tekrar değildir. "İslâma İtirazlar" Kitabımızda bu konuyu ayrıntı ile açıklamışımdır. Tekrarlar Kur'ân kıssaları hakkında ileri sürülür. Oysa Kur'ân bir kıssayı her surede aynen yinelemez. Kur'ân'ın temel amacı Allah'ın birliğini (yani tevhidi) kafalara perçinlemektir. Mesajlar kıssa yoluyla verilirse daha etkili olur. Kur'ân'ın her suresi değişik üsluplarla, temel amaç olan tevhidi anlatır. Bunun için peygamber öyküleri zikredilir ama konu ile ilgili bir kesit alınır ve kıssa anlatımı arasında, daha açık bir söylemle kıssa yoluyla tevhid anlatılır.

Bu kıssalar eskiden olmuş hikâyeler olmaktan çok Hz. Peygamber'in tevhid mücadelesinin hikâye şeklinde canlandırılışıdır. Yani bu kıssalar bir çeşit öğretici film gibidir. Arap ceberutlarının davranışları Firavun Ceberutunun şahsında canlandırılır. Onları okuyan veya dinleyenler kendi hatalarını anlarlar. Öyle olmasa Kur'ân o kadar insanı celbedebilir miydi? Eleştiriyorlar Kur'ân'ı ama haydi onun gibi bir söz, ona bir nazire yapsınlar bakalım. Hangi söz 1,500 yıl gücünü daha da artırarak devam ettirebilir?

C. 4) Kur'ân'da Allah'ın övülmesi kadar doğal bir şey olamaz. Çünkü Kur'ân'ın amacı, Allah'ın varlığını değil, birliğini insanlara anlatmaktır. Birliğini anlatmak için de O'nun eylemleri ve sıfatları anlatılır. İnsanın varlığı O'na bağlıdır. Kur'ân'ı söz kalıplarına sokup Peygamber'e vahyeden Melek, Allah'ın zat ve sıfatlarını kıssalara, mesellere içirerek anlatır. Kur'ân her haliyle mu'cizedir. Onu getiren peygamber de insanlığın ebedi ışığıdır. O tarihin bir diliminde gelip yaşadı, insanlara örnek oldu. Ama insan olduğunu da her vesile ile vurguladı, hatalarından her zaman af diledi. Vahiy dışında kendisinin öteki insanlardan farksız olduğunu söyledi. Ne diyelim, Âkif’in dediği gibi:

"Medyun ona cem'iyyeti, medyun ona ferdi!"

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş