YİNE ESKİ BİR YAZIM: İLÂHÎ DİNLERİN ÖZDE BİRLİĞİ PDF 
Salı, 20 Ekim 2020 00:00

YİNE ESKİ BİR YAZIM: İLÂHÎ DİNLERİN ÖZDE BİRLİĞİ

Bir okurumun güzel ve anlamlı mektubu için teşekkür ederim. Özetle diyor ki:

"Sayın S. Ateş; Kur'ân-ı Kerîm'i sizin tefsirinizden öğrendim. 1995'te, Milliyet yayınlarından 6 cilt almıştım. Hayatımda yaptığım önemli işlerden biridir. Sizi kutlarım. Fransızca, İngilizce, İtalyanca biliyorum. İncili de biraz biliyorum. Tevrat ve Zebur'u okumadım. Fakat sonuçta bütün bu dinlerin tek Tanrı inancında birleştiğini öğrendim. Öyleyse: Neden bu ayırımcılık?

Neden bir tek tanrı inancı üzerinde birleşmiyoruz da detaylara giriyoruz?... Zaten Kur'ân bu dinlerin tamamını tanıyor ve hattâ saygı duyuyor. Alıntılar yapıyor. Bugün, Vatikan'da Sisteen Chapel'in tavanına bakarsanız, orada Leonardo da Vinci'nin, Hazreti İbrahim'e Gökten Koç indiren Meleklerin tasvirini görürsünüz. Hem de devasa boyutlarda. Floransa'da, Santa Maria kilisesinin devasa bronzdan yapılmış kapısında da aynı kabartmaları görürsünüz.

Bugün, 50-100 milyon yıldır yeryüzünde var olan hayatın derinliğine ve evrenin milyonlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilerine, dünyada Extremofiller'in inanılmaz yaşam biçimlerine, sonsuz negatifle ilgilenen Quantum fiziği kurallarına baktığımızda, artık bu kısa ve çok yakın bir zaman önce olmuş bitmiş işlerle ilgilenmek yerine, görüş açımızı daha çok derinleştirme ve genişletme zamanı gelmedi mi?

Sizin gibi din alimlerine çok büyük görevler düşüyor. Bunu ancak sizler yapabilir, bizlere daha geniş ufuklar açabilirsiniz. Ne olur, bize bu iyiliği yapınız!

Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Budist vs. demeden insanlığı bir tek tanrı görüşü altında birleştiremez miyiz? Bu futbol takımı tutmaya benzemez. Evrenden ve onun dehşetengiz büyüklüğünden ve düzeninden bahsediyoruz.

Bilimsel keşifler ve veriler, bizi, bu engin evrenin yaratıcısı, büyük bir Tanrı anlayışına bizi götürmeli. İşte o zaman daha vicdanlı, daha toleranslı ve sevgi dolu olabiliriz ve o zaman evren bize gereken cevabı verecektir.

Beklediğimiz cevap mutluluktur. İnsan, tarihi boyunca hiç mutlu olmadı. Savaşlar, cinâyetler, ölümler, kıskançlıklar, fitne, fesat içinde boğuşup durdu. Din adına anarşistler, terör odakları türedi ve çözümü cinâyetlere götürdü. Bunu Allah adına yaptıklarını söylüyorlar.

Artık bitsin bu dinler, mezhepler ve ırklar arsındaki kısır çekişmeler ve insanlık kendine dönsün. Lütfen bize yardım edin! Sevgi ve saygılarımla...

Cevap: Melih Bey Tefsirimi okuduğuna göre Tanrı'dan gelen dinlerin, nasıl birleştirici, uzlaştırıcı ve din birliğine yönlendirici olduğu yolundaki vurgularımızı görmüş olmalıdır. Ömrümün büyük bir kısmını da İlâhî dinlerin özde birliğini anlatma mücadelesiyle geçirdim. Ama bağnazların iftiralarına uğradım. Hakkımda olmadık yalanlar söylendi, şahsıma iftiralar atıldı. İnsanları dinin bu geniş anlayışına getirmek pek kolay olmuyor. Çıkar düşüncesi, rablık sevdası, egemenlik hırsı ve oltası insanları tutsak almış. Din insanları egoizmden kurtarmaya çalışadursun, kendilerini din temsilcileri görenler, dini çıkarları doğrultusunda yorumlayıp düşmanlık, saldırı aracı haline getirmişlerdir. Bu, her din için söz konusudur. Ama biz yine Kur'ân'ın sunduğu tevhîd'de (tek Allah inancında) birleştirme uğraşımızı sürdüreceğiz. Çünkü Kur'ân insanlığı böyle bir inançta birleşmeğe çağırmaktadır:

"De ki: 'Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin: Yalnız Allah'a tapalım. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah'tan başka tanrılar edinmeyelim'." (Âl-i İmran: 64)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş