MESCİDİ AKSA KUDÜS ŞEHRİNDE OLMAK ZORUNDA MI? (2) PDF 
Cumartesi, 17 Ekim 2020 00:00

MESCİDİ AKSA KUDÜS ŞEHRİNDE OLMAK ZORUNDA MI? (2)

(...dünden devam)

Beyt-i Makdis önce Buhtunnasır tarafından tahribedilmiş, sonra Fars Kralı Erdeşîr-i Behmen (Kurus) tarafından onarılmıştır. Kurus zamanında otonom bir hükûmet kurmuş olan Yahûdîler, Yunanlıların ve Romalıların idaresine geçmişlerdir. Neron’un halefi Ospasyanoş ve onun oğlu Titus tarafından Beyt-i Makdis ikinci kez tahribedilmiştir. Titus Yahûdîlere katliam uyguladı. Kaçıp kurtulabilen İsrâîloğulları, toparlanmağa başladılar. Nihayet Hıristiyanlığı kabul eden Bizans İmparatoru Konstantin’in annesi Eleni, Kudüs’e geldi. Hz. Îsâ’nın, çarmıha gerildiği söylenen yerde bir kilise yaptırdı, fakat biraz harap vaziyette bulunan Beyt-i Makdis ma‘bedini de tamamen yıktırıp burayı mezbele yaptırdı. İşte Hz. Ömer Kudüs’e gelince bu mezbeleyi temizletip bir bölümü üzerine yaptırdığı mescide Mescid-i Aksâ adı verilmiştir. Hz. Peygamber zamanında Kudüs’te Mescid-i Aksâ adıyla bilinen bir mescid yoktu.

Bazılarına göre Hz. Ömer'in buyruğuyla yapılan Mescid-i Aksâ, vaktiyle Jüstinian tarafından yaptırılmış olan bir kilise idi. Sonraki dönem Arap yazarlarına göre de bu câmi’i, alîfe Abdu’l-Melik yaptırmıştır.

mescidi-aksa-1

 

Kudüs’te Mescid-i Aksâ diye bilinen Ömer Câmii

 

Önemli Not

Kaynaklar, Mescid-i Aksâ’nın, Süleyman Ma‘bedi olduğunu söylüyorlarsa da Peygamber(s.a.v.)in döneminde Süleyman Ma‘bedi, bir harâbeden ibaret olup adı Mescid-i Aksâ değildi. Zaten konu başına yazdığımız İsrâ Sûresi’nin 7. âyeti de Mescid’in düşman tarafından harabe­dildiğini belirtmektedir. Gerçi âyette Süleyman Ma‘bedi, mescid olarak anılmakta ise de Mescid-i Aksâ şeklinde özel bir unvanla anılmamaktadır. Kur’ân’da mescid, ma‘bed anlamında kullanılmıştır. Bu bakımdan Süleyman Ma‘bedi de elbette mescittir. Fakat bu Ma‘bed’in, Hz. Peygamber’in yürütüldüğü Mescid-i Aksâ olduğuna dair Kur­’ânî bir kanıt yoktur.

Mescid-i Aksâ’nın yeri hakkında iki kaynakta değişik bir bilgi vardır. Bu kaynaklardan biri Vâkıdî’nin Mağâzîsi, diğeri de Ebû’l-Velîd Ahmed ibn Muhammed el-Ezrakî’nin (ö. 212, 217 veya 219)nin, Abâru Mekke adıyla basılan kolleksiyonudur.

Vâkıdî (130-201), Hz. Peygamber’in, Zî’l-Ka‘de’nin son beş gününde, Perşembe günü Ci‘râne’ye gelip orada on üç gece kaldıktan sonra, karşı yakada bulunan Mescid-i Aksâ’ya geçip orada ihrâma girdiğini, Resullah’ın namaz­gâhının Ci‘râne’deki Mescid-i Aksâ olduğunu; Mes­cid-i Ednâ (Yakın Mescid) adını taşıyan Mescidi ise Kureyşli bir adamın yaptığını; Resulullah’ın, Ci‘râne Vâdîsini ihrâmsız geçmediğini yazıyor.

(devamı yarın..)

 

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş