İLÂHÎ DİNLERİN RUHBİRLİĞİ (11) PDF 
Pazar, 23 Ağustos 2020 00:00

İLÂHÎ DİNLERİN RUHBİRLİĞİ (11)

(...dünden devam)

İşte hemen her sûrede vurgulanan genel prensip! Allah'a inanıp sâlih amel yapanlar, dünyâ ve âhiret mutluluğuna ereceklerdir. Hiç kimse bu İlâhî yasayı değiştiremez: "Erkek veya kadından her kim inanarak güzel işler yaparsa onlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar."

Nisa: 98/123-124. âyetlerin tefsîrinde, İmam Taberî ve İbn Ebî Hâ­tim, Süddî’den yaptıkları çıkarıma göre: “Müslümanlardan bir grup, Ya­hudî ve Hıristiyanlardan bir bazı kişilerle birlikte sohbet ederlerken, Ya­hûdîler Müslümanlara:

– Biz sizden hayırlıyız, bizim dinimiz sizin dininizden; Kitabımız, sizin Kitabınızdan; peygamberimiz de sizin peygamberinizden öncedir. Biz İbrâhim dini üzereyiz. Yahudîlerden başka kimse cennete giremez” demişler.

Hıristiyanlar da benzeri bir sözle kendilerinin üstünlüğünü iddiâ etmişler. Müslümanlar da:

– Bizim Kitabımız, sizin Kitabınızdan, Peygamberimiz de sizin Peygamberinizden sonradır. Size, dininizi bırakıp bize tabi olmanız emre­dilmiştir. Biz sizden hayırlıyız. Çünkü biz İbrahîm, İsmâ‘îl ve İshâk’ın dini üzereyiz. Bizim dinimizde olandan başkası cennete giremez! demiş­ler. İşte bunun üzerine 98/123-124. âyetler inmiş (Câmi‘u’l-be­yân: 5/288-289).

Müslümanlarla Yahudi ve Hıristiyanlar arasında tam bu rivâyetteki sözlerle bir tartışmanın geçtiği kuşkulu olsa da rivâyet, her milletin, kendi dinini ve inancını en doğru, en güzel din gördüğünü ortaya kor.

Fakat âyetler, cennetin öyle kuru iddiâ ile değil, gerçek inanç ve salih eylemlerle kazanılacağını vurgulamaktadır. Reşid Rızâ’nın dediği gibi, herhangi bir dine mensubolmak önemli değil, gönülden Allah’a bağlılık ile tabi olduğu dinin ruhunu yaşamak önemlidir. Nitekim Buhârî, Târih’te Enes’ten, Peygamber (sav)’in: “İman temenni (hayal) ile olmaz; kalbde yerleşip eylemlerin doğruladığı inanç ile olur” dediğini aktar­mıştır (Feyḍu’l-Kadîr: 5/355-356). Bu hadis zayıf ise de her milletin, kendi inanç ve eylemini üstün gördüğü gerçeğini ortaya koyması bakımından önemlidir. Ayrıca: Biz her ümmete kendi amelini (inancını ve eylemini) süslü gösterdik.” (En‘âm: 55/108) âyetine de uygundur.

Reşîd Rıza, Bakara 62. âyetin tefsîrinde, aktarımına göre üstâdı Mu­hammed Abduh’un görüşleri de özetle şöyledir:

“Yahudi ve Hıristiyanlar, korudukları vahiylerin bir kısmını tahrîf etmiş olsalar da yine de dinlerin asıl hükümleri bozulmadan korunmuştur ki bu kalanlar, onların hidâyeti için yeterlidir. Şimdi bunlar dinlerinin özünü uygularlarsa felâh bulurlar. Sâbi’îlere gelince bunlar, özde Hıristiyanlığın ruhuna yakın bir cemaattir. Bunların dinlerine çok bid‘at karış­mış olsa da özü bakımından dinleri Hıristiyanlığın ruhuna, Hıristiyan­lardan daha yakındır.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş