KURTUBA CAMİİ (2) PDF 
Pazartesi, 10 Ağustos 2020 00:00

KURTUBA CAMİİ (2)

(...dünden devam)

Cami mimarisi hakkında bilgi:

Endülüs Emevîlerinin başkenti olan, şimdi Cordoba denilen Kurtuba'da vaktiyle 600 cami varmış. Bunların en görkemlisi Kurtuba Camiidir. Kubbe sisteminde üst üste binen kemerlerde kırmızı beyaz mermer kullanılmıştır. Oymalı mermer mihrabı, bütün camiler içinde en güzel mihraplardandır. Duvarlarda kûfi yazılar lacivert zemine altınla yazılmıştır. Minber, pek çok fildişi parçayla, değerli taşlardan altın çivilerle yapılmıştır.

Dünyada en fazla sütuna sahip olan mabet, Kurtuba Camii'dir. Camide 1419 sütun vardı. Sütunlardan oluşan 19 paralel yol, bu doğrultuya dik 36 adet yolu dik açıyla kesmektedir. Sütunların çoğu granitten, bazıları da çeşitli taşlardan yapılmıştır. Sütunlar, tuğlalardan ve beyaz taşlardan meydana gelen kemerleri destekler.

Kurtuba Camii'nin en güzel kısmı mihrabı ve minberidir. Mihrap at nalı şeklindedir. Mihrap kemerinin dayandığı sütunlar eşsiz güzelliktedir. Bu muhteşem camiin ortasına bir kilise yerleştirmek için 63 adet çok güzel sütun yıkılmış ve buraya çirkin bir kilise yerleştirilmiştir ve Cami 1523'te katedrale çevrilmiştir.

kurtuba2  kurtuba1

Üç Alman bilim insanının değerlendirmesi:

1894 yılında, Almanya’nın Würzburg kentinde yayınlanmış olan ve Prens Salvador, Prof. Graus, Teolog Kirchberger, Baron von Bibra, bayan Threlfall tarafından hazırlanan (Spanien = İspanya) adlı eserde camiin yapılışı ve güzel mimarisi anlatılıyor:

Endülüs İslâm devletini kuran birinci Abdurrahman ibn Muaviye, Kurtuba’da çok büyük bir cami' yaptırmak istedi. Bu cami'in Bağdat’ta bulunan cami'lerden daha büyük, daha güzel ve görkemli olmasını istiyordu. Kurtuba’da bu işe en uygun arsayı seçti. Arsa bir Hıristiyan’a ait idi. Adamın istediği yüksek fiyatı ödeyip arsayı satın aldı. Cami'in yapılmasına 785 yılında başlandı. Abdurrahman, günde birkaç saat bina inşaatında, bir amele gibi çalışıyordu. Cami', ihtişamlı bir bina halinde yavaş yavaş yükselmeğe başladı. 788 senesinde vefat eden I. Abdurrahman’ın ömrü, cami'in bittiğini görmeğe yetmedi. Ondan sonra hükümdar olan oğlu Hişam ve torunu birinci Hakem, cami'in tamamlanmasına gayret ettiler. Cami', 10 senede tamamlandı. Fakat, bundan sonra, her sene bir parça ilâve edilerek, en son şeklini, 990 senesinde, yani ancak 205 yıl sonra aldı.

Ünlü tarihçi Ahmet el-Makkarî (ölümü: 1632), “Nefhu’t-tîb min-ğusni Endelüsi’r-ratîb” kitabında, bu cami’i aydınlatan lamba ve kandillerin 7425 adet olduğunu, senenin normal günlerinde geceleyin bunların yarısının yakıldığını, Ramazan, bayramlarda ve diğer mübarek gecelerde ise hepsinin yandığını, lâmba ve kandillerin yanması için, senede 24000 okka zeytinyağı sarf edildiğini, ayrıca cami’e güzel koku vermek için, her sene 120 okka amber ve öd ağacı yakıldığını yazmaktadır. Minarelerin tepesinde nar şeklinde başlıklar bulunuyordu. Bu başlıklar, mücevherler, inciler, zümrütlerle süslü, taş araları altın parçaları ile örtülmüştü.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş