İSLÂM TARİHİNDEN YAPRAKLAR (47) : NEHREVAN SAVAŞI PDF 
Salı, 16 Haziran 2020 00:00

İSLÂM TARİHİNDEN YAPRAKLAR (47) : NEHREVAN SAVAŞI (38/658)

(...dünden devam)

Savaşın nedeni:

Hz. Alî’nin harîcilere tanıdığı şartlar: kan dökmemeleri, insanları korkutmamaları, yol kesmemeleriydi. Eğer bu yasakları çiğnerlerse onlara savaş açacaktı. Haricîler, kendi düşüncelerinde olmayanları kâfir kabul edip kanlarını helâl saydıklarından İslâm’­da haram olan kan dökmeğe başladılar. Haram olan şeyler yaptıkları hakkında rivayetler çoktur. Bu rivayetlerin bir kısmı abartı olabilir ama bizzat haricîlerden birinin tanıklık ettiği olay, tüyler ürperticidir. Bu zat demiş ki:

Nehir adamlarına (haricilere) katılmıştım, sonra onlardan nefret ettim. Beni öldürmelerinden korktuğum için duygularımı gizledim. Bir gün onlardan bir grupla beraberdim. Bir köye geldik. Bulunduğumuz köy ile Nehir adamları (Hariciler) arasında ırmak vardı. Köyden korku içinde eteğini sürüye sürüye bir adam çıktı. Ona:

‒ Herhalde seni korkuttuk, dediler.

Adam: ‒ Evet, dedi.

‒ Korkmana gerek yok, dediler.

Kendi kendime: “Vallahi bu köylüler bu adamları biliyorlar ama ben bilmiyorum” dedim.

‒ Sen Resulullah’ın sahabîsi Habbab’ın oğlu musun, dediler.

‒ Evet, dedi.

‒ Peki, sen babanın, Peygamber’den duyduğu, senin de babandan duyup bize anlatacağın bir hadis var mı? Dediler.

‒ Evet, Babam, Peygamber (sav)in çıkacak fitneleri anlattığını duymuş. Peygamber (s.a.v.) buyurmuş ki: “O sırada oturan ayakta durandan hayırlıdır, o zaman ayakta duran, yürüyenden hayırlıdır, o zaman yürüyen, koşandan hayırlıdır. Eğer o fitne sana yetişirse (fitnenin çıktığı zamanda bulunursan) Allah’ın öldürülmüş kulu ol!”

O zatı, yanındaki hamile cariyesiyle beraber tuttular. Biri hurmadan düşen meyveyi alıp ağzına attı. İçlerinden biri: “Bu hurma, bir antlaşmalının meyvesidir. Nasıl onu helâl kılıp yedin?” dedi. Adam hurmayı ağzından çıkardı. Sonra bir domuzun yanına gittiler. Biri kılıcıyla onu vurdu. Yine içlerinden biri: “O bir antlaşmalının domuzudur, nasıl onu vurmayı helâl saydın?” dedi. Bu kez Hab­bab’ın oğlu Abdullah: “Ben size bundan daha büyük bir yasak işlediğinizi söyleyeyim mi?” dedi. “Söyle” dediler. “Ben(i böyle tutsak etmeniz daha büyük bir günahtır)!” dedi. Fakat onlar onu ırmağa götürüp boynunu vurdular.

(devamı yarın..)

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş