İSLÂM TARİHİNDEN YAPRAKLAR (25) : İÇ SAVAŞLAR
Cuma, 22 Mayıs 2020 00:00

İSLÂM TARİHİNDEN YAPRAKLAR (25) : İÇ SAVAŞLAR

(...dünden devam)

Bu son rivayeti uydurma kabul eden Sallâbî, bu rivayetin senedinde güvenilmeyen iki meçhul kişinin bulunduğunu söylüyor. İbn Abdi Rabbih, Ağa­nî yazarı, Ya'kubî ve Mes'ûdî gibi yazarların da Âişe'nin önceleri Osman'a karşı olduğu şeklindeki rivayetlerin doğru olmadığını söylediklerini belirtiyor. Çünkü bu rivayetler, sahih rivayetlere aykırı bu­lunmaktadır.

Cemel olayı, Hz. Alî'nin halife olmasından beş ay, yirmi bir gün sonra vuku bulmuş, Hilâfetinin altıncı ayında da Alî Kûfe'ye gelmiştir. Kû­fe'ye gelmesinden altı ay sonra da Sıffîn Savaşı olmuştur. Bu savaşın Kûfe'ye gelişinden iki ay yahut üç ay sonra olduğu rivayeti de vardır (Murûcu'z-Zeheb: 2/360; Buhârî, et-Târîḫu's-Sağîr: 1/102). Hz. Alî Kufe'ye 36. Hicret yılı Recep ayının on ikinci gününe rastlayan Pazartesi günü gelmişti. Kendisine Beyaz Saray'a inmesi söylenmiş ise de "Hayır, Ömer bn Ḫattab saraya inmekten hoşlanmazdı. Ben de hoşlanmam” demiştir.

Bir yanda Halîfe Alî, öbür yanda Aişe, Talha ve Zübeyr komutasındaki iki ordu arasında cereyan eden Savaş’ta isyancı kabul edilen Âişe,Talha ve Zübeyr ordusu yenildi. Zaten savaş sona ermeden Ali ile konuştuktan sonra hatasını anlayan Zübeyr savaşı bırakıp Medîne’ye dönerken yolda kahpece öldürülmüştü. Hz. Alî onu öldüreni Cehennemle uyarmıştı. Talha da savaştan çekilirken öldürüldü.

Cemel Savaşından sonra Hz. Alî'nin çağrısı:

Savaş biter bitmez Hz. Alî: Yaralıya saldırılmamasını, kaçanın kovalanmamasını, evlere girilmemesini; silahı bırakanın, evine girip kapısını kapatanın güvende olacağını; askerlerinin, sadece savaş alanında buldukları silâh ve biniti alabileceklerini, bunun dışında bir şey almamalarını ilan ettirdi. Ayrıca Mü'minlerin Emîrinin çağrıcısı, Basralı askerlere de: Her kim kendisinin askerleri yanında kendine ait bir eşya bulursa gelip onu alabileceğini bağırarak ilân etti (İbn Ebî Şeybe, Musannef: 15/286; Ḫilâfetu Alî bn Ebî Talib, s. 168).

Alî askerlerinin bazıları Hz. Alî'nin savaşta ele geçirilen kadınları ve eşyayı kendilerine paylaştıracağını sandılar. Kendi aralarında böyle konuşurlarken birden Alî'nin şu ilanını duydular: "(Bu savaşta) Sizin ümmü velediniz (size çocuk yapacak cariyeniz) yoktur. Mîraslar Allah'ın taksimine göredir. Kocası öldürülmüş olan her kadın, evlenebilmek için dört ay on gün iddet bekleyecektir."

Hz. Alî'nin bu kararını beğenmeyen askerler:

‒ Ey Mü'minlerin Emîri, sen onların kanlarını bize helâl kılıyorsun da karılarını niçin helâl kılmıyorsun? Dediler.

Alî: ‒ Kıbleye yönelip namaz kılanlara böyle yapılır, dedi ve devam etti: Haydi öyle ise oklarınızı getiriniz de karşıt ordunun başkanı ve komutanı olan Âişe üzerinde ok atınız, bakalım o kimin payına düşecek? Bunun üzerine dehşete kapılarak: "Estağfirullah!" deyip dağıldılar. Fakat Alî bunları hoşnudetmek için her birine hazineden beşer yüz dirhem para verdi (İbn Ebî Şeybe, Musannef: 15/286; Fethu'l-Bârî: 13/57).

(devamı yarın..)