HAKSIZLIKLARIN İNTİKAMI (3)
Pazar, 29 Mart 2020 00:00

HAKSIZLIKLARIN İNTİKAMI (3)

(...dünden devam)

Daha sağlıklı olduğu için deri ayakkabı giymekte sakınca yoktur, zorunlu olduğu için bu, hoş görülebilir, diyelim. Ama pamuk ve yün kumaş varken deri monta, öldürülen 40-50 minicik hayvanın postundan yapılmış kürklere ne gerek var? Bir bayanın, başkalarına caka satmak için, onun gösteriş zevki için bu zavallı hayvanları öldürmek doğru mu? Yine hayvanların sunduğu yünden, tüyden yapılmış kumaşlar varken, sırf zevk için bu hayvanları öldürmeğe Yaratan râzı olur mu?

İslâm Tasavvufunda mümkün olduğu kadar hayvan öldürmekten uzak durulur, hattâ aşırı derecede et düşkünlüğü de mekrûh sayılır.

Hayvan ve doğa seven insanlar, bir kürkün, sansar gibi minicik 40-50 havyanın öldürülüp bunların postlarından yapıldığını düşünseler, belki de vicdanları titrer de deri elbise yerine kumaşa yönelirler. Allah o hayvanları, bu insanlara kürk yapılsın diye mi yaratmıştır?

Her canlının, her hayvanın bu doğada insan kadar özgürce yaşama hakkı vardır. Zaten o hayvanlar, bilerek veya bilmeyerek bize sayısız hizmet sunarlar: Süt verirler, tüy verirler, et verirler, yumurta verirler doğal dengeyi sağlarlar; doğaya güzellik verirler. Her canlının, doğa dengesinin sağlanmasında katkısı vardır. Bunların katli, hayvan türlerinin tükenmesine, doğadaki dengenin bozulmasına yol açar.

Astragan kürklerine malzeme sağlayan fabrikaların nasıl çalıştığını televizyonda seyretmiş, bunu yapan insanlardan tiksinmiştim. Derinin daha taze ve sağlam alınabilmesi için canlı canlı hayvana elektrik verilerek derisi bedeninden ayrılmakta idi. Bu elektrik şoku altındaki hayvanın nasıl titreyip çırpınmağa çalıştığını görünce içim parçalandı. Bunu insan değil, en yırtıcı hayvan bile yapmaz. Para hırsı, dünyâ tutkusu insanı ne kadar acımaz, duygusuz yapmaktadır!

Kendi zevkiniz için hayvanların yaşam hakkını ellerinden almayınız! Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz. Kur'ân-ı Kerîm, haksız yere adam öldürmeyi yasaklamış, haksız yere adam öldürenin, ebedî cehenneme gideceğini, Allah'ın gazabına, la‘netine ve büyük azâbına uğrayacağını vurgulamıştır: Bir mü'mini kasten öldürenin cezâsı, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazabetmiş, la‘net etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır!” (Nisâ: 98/93) âyetinde haksız yere bir mü'mini (yani bir insanı) öldüren kimsenin, Allah'ın la‘netine uğrayacağı, cehennemde büyük bir azâba çarpılacağı vurgulanmaktadır.

Gerçi âyette mü'min insanı haksız yere öldürenin ebedî cehenneme atılacağı söyleniyorsa da bundan mü'min olmayan insanı öldürmeye izin verildiği anlamı çıkmaz. Hitap İslâm toplumuna yapıldığı için burada mü'min insan ta‘bîri geçmiştir. Fakat inancı ne olursa olsun, her insanın canı, malı ve nâmûsu güvencededir. Haksız yere hiç kimsenin canına, malına ve nâmûsuna dokunulamaz. Yüce Allah tüm mâsûm insanları kastederek: Allah'ın harâm kıldığı canı haksız yere öldürmeyiniz!” (İsrâ: 50/33) buyurmuş ve Allah'ın hâlis kullarının, haksız yere cana kıymayacaklarını vurgulamıştır (Furkan: 42/68).

***