RUH NEDİR? (2)
Cuma, 06 Aralık 2019 00:00

RUH NEDİR? (2)

(...dünden devam)

Rûh da yaratılmıştır:

Bütün peygamberler, ruhların yaratılmış olduğunu söylemişlerdir. Yaratıcı, yalnız yüce Allah’tır. Isfahan hâfızı Abdullah ibn Münde, rûh hakkındaki görüşleri şöyle sıra­lamıştır:

1. Ehl-i sünnete göre ruhların hepsi yaratılmıştır. Çünkü Peygamber (s.a.v.): “Ruhlar cünûd-i mücennededir (bölük bölüktür); birbirinden hoşlananlar kaynaşır, hoşlanmayanlar ayrılırlar” (Buhârî, Enbiyâ: 2; Müslim, Birr: 159, 160, ...) buyurmuştur. Cünûd-i mücennede ancak yaratılmış olur.

2. Bazılarına göre Allah, ruhun hakikatini gizlemiştir. Rûh Allah’ın emrindendir. Yaratılıp yaratılmadığını bilmek mümkün değildir.

3. Bazılarına göre rûh, Allah’ın nurlarından bir nûr ve hayâtından bir hayâttır.”

İbn Kayyim el-Cevziyye’ye göre insan ruhlarının yaratılmış olduğu hususunda Müslümanlar arasında oybirliği vardır. Yüce Allah, her şeyin yanatıcısıdır. Genel olan şey sözcüğüne rûh da dahildir. O halde Allah, ruhun da yaratıcısıdır. Allah veya Allah’ın sıfatı olmayan rûh da melekler ve cinler gibi yaratılmıştır.

 

İnsan Ruhunun dereceleri:

 

Ruhun madde ile birleşmesi sonunda meydana gelen derecelenmenin ilk kademesine nefs adı verilir. İlk mutasavvıflar, insan ruhuna beş tekâmül aşaması tanımışlardır. Bunlar aşa­ğıdan yukarıya: tab‘, nefs, kalb, sır, ruh’tur. Kuşeyrî, sırrı ruhun üstüne koyar.

 

Hakikatte nefis de rûh demektir. Fakat mutasavvıflar, nefs deyince ruhun alt kademesini anlarlar. Üste doğru gidilince nefs sâfiyyet kazanır. Bunun için mutasavvıflar, nefsi (ruhu) derecelere ayırmışlar, her dereceyi sülûkte bir makam saymışlardır. Ancak bu ayırım da ufak tefek farklar gösterir. Sülemî, nefsi üçe ayırmıştır: Nefs-i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mutmainne (Sülemî, Kitâbu ‘Uyûbi’n-nefsi ve mudâvâtuhâ, Köprülü Ktp. No. 1603, vrk. 192a). Üçü de Kur’ân-ı Kerîm’de geçer: Muhakkak ki nefis, kötülüğü emredicidir”( Yûsuf: 53/53), “Yoo, kınayan nefse and içerim” (Kıyâmet: 31/2), “Ey huzûra eren nefis!” (Fecr: 10/27)

 

Mutasavvıflara göre nefs-i levvâme, nefs-i emmâre ile nefs-i mutmainne arasındadır. Nefs-i emmâre, beden doğasına hissî lezzet ve şehvetleri emreden; kalbi süflî tarafa çeken nefistir. Yani insan bedeniyle karışmış olan, maddeye hayât veren, maddenin tesirinde olan nefistir. Nefs deyince bu anlaşılır. Bu, şirk kaynağıdır. Nefs-i levvâme, gaflet uykusundan uyandığı oranda kalb nuruyla aydınlanan nefistir. Karanlık do­ğası gereği kendisinden bir kötülük çıkınca kendisini kınar ve kendisinden nefret eder. Nefs-i mutmainne ise kalb nuruyla tamamen aydınlanmış, kötü sıfatlardan kurtulup yüce ahlâk ile huylanmış olan nefistir (Âlûsî, Rûhu’l-ma‘ânî: 2/230).

(devamı yarın..)