ALLAH’IN RAHMETİ BÜTÜN YARATIKLARI KAPSAR (2)
Salı, 19 Kasım 2019 00:00

ALLAH’IN RAHMETİ BÜTÜN YARATIKLARI KAPSAR (2)

(...dünden devam)

Sayın M.’nin mektubu ve cevabımız

Cennetin Allah’ın lütfu olduğu, hangi din veya ırka men­subolursa olsun Allah’a ve âhirete inanıp güzel ahlâk sahibi olan herkesin cennetlik olabileceği yolundaki açıklamamıza gelen itirazlara cevaptır:

Biz Kur'ân ne diyorsa ancak onu söyleyebiliriz. Kur'ân, kendinden önceki İlâhî din mensuplarının, tevhid çizgisi içinde kalanlarını, Allah'a, âhirete inanıp güzel ahlak sahibi olanlarını cennetle müjdeliyor ve şâyet onlar, Kitaplarının hükümlerine uyarlarsa cennete gideceklerini vurguluyor. Ayrıca o zaman ellerinde bulunan Kitabı doğruluyor. Biz ise bunun bozulduğunu söylüyoruz. Niye bozulmuş? Kim bozmuş? Bu kitap bir tane miydi, dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış bir kitap nasıl birkaç kişi tarafından bozulur? Hangi din mensubu bunu yapabilir? Bozulan Kutsal Kitabın kendisi değil, yorumudur. Aynı bozulma bizim Kur'ânımızın yorumlarında da bol miktarda yapılmıştır. Tefsirlere bakarsanız saçmalıklarla, uydurmalarla dolu olduğunu görürsünüz.

Hem ben AB'yi falan düşünmem; birilerinin hoşuna gitsin diye de bir şey yazmam. İnandığımı yazarım. Siz bütün dünyayı tek dinde birleştiremezsiniz. Çünkü bunu Allah istememiştir. "Allah dileseydi, insanları tek inançta birleştirirdi." (Şûrâ: 8, Hûd: 118, Mâide: 48). Ama bu, zorlama olur. Allah insanları serbest bıraktığı için insanlar çeşitli inançlara bağlanmışlardır. Önemli olan şekilde ayrılık değil, özde birliktir. Bütün İlâhî dinlerin özü birdir. İşte biz bunu anlatmaya çalışıyoruz. İlahî dinlerdeki ortak noktaları bularak insanları dost yapmak istiyoruz. Hz. Peygamber de bunu yapmak istediği için Habeşistan'ın Hıristiyan kralı Necaşi öldüğünde gıyabında ona cenaze namazı kıldırmıştır. Oysa Necaşi ömrünün sonuna dek Hıristiyandı ve Kilisenin de başı idi.

Nesiller, Hz. Peygamber döneminden, temel kaynaklardan uzak­laştıkça bağnazlaşmışlardır. Bugün din adamlarının düşünce düzeyi, 1000 yıl önce yetişmiş ışık saçan din bilginlerinin düzeyinden çok geridedir. Kur’ân düşüncesinin ruhunu kavramış olan büyük mutasavvıf İmam-ı Kuşeyrî, Şüphesiz inananlar; Yahûdîler, Hıristiyanlar ve Sâbiîler(den) Allah’a ve âhiret gününe inanan ve iyi iş(ler) yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara: 62, Mâide: 69) âyetinin tefsîrinde şöyle diyor:

“Asıl bir olunca yolun ayrılığı, güzel kabul görmeğe engel olmaz. Her kim yüce Allah’ın âyetlerini doğrular, O’nun kendi zâtı ve sıfatları hakkında söylediklerine inanırsa; şerîatin farklı olması, isim ayrılığı, rızâyı kazanmaya zarar vermez. Bundan dolayı (Allah ta‘âlâ): ‘İman edenler, Yahûdî olanlar...’ dedi. Sonra da: ‘Bunlardan her kim inanırsa...’ dedi. Yani ma‘rifet(gerçek bilgi)lerde ittifak ederlerse, hepsine de güzel gelecek ve bol sevâb vardır. Mü’min, Hakk’ın güvencesinde olandır. Kim yüce Hakkın güvencesinde bulunursa, elbette onlara korku olmaz ve onlar üzülmezler.”

(devamı yarın..)