Denetim değerlendirmesi gıybet sayılır mı? *** Yaratılışımızın amacı nedir?
Cumartesi, 11 Şubat 2012 00:00

Denetim değerlendirmesi gıybet sayılır mı?

Selam isminin manalarına bürünebilmek üzerinize olsun sevgili hocam, iyi olduğunuzu temenni ediyorum; yaptıklarınız için ALLAH razı olsun.

Şirketimiz gemilerini ve gemi çalışanlarımızı denetliyorum. Görevim denetmenlik yaparak, gerekli eğitim ve uyarıları çalışanlarımıza vermek ve büyük müşterilerimizin ve uluslararası standartların istediği emniyet ve güvenlik kriterleri dâhilinde ve doğrultuda istenen kalitede çalıştıklarından emin olmak.

Tahmin edebileceğiniz gibi, işin içinde insan faktörü olunca mutlaka iyisi de kötüsü de, yeterlisi de, yetersizi de hep oluyor ve olacak. Ben de bunları ayırmak, şirketimizin istediği düzeyde olmayanları ve yaptıkları yanlışları, hataları - ki bu bazen gözlemlediğimin en ince ayrıntısına kadar oluyor- ilgili departmanlarla paylaşmak durumunda kalıyorum. Çünkü bir sonraki adımda ilgili kişi hakkında yorum ve karar kabiliyetimizin kısıtlanmaması, hak edip etmediğinin belirlenmesi, gemi ve şirkete gelebilecek zararların analizi için bu çok ciddi bir önem arz ediyor. Tabii ki iyi olanların da iyi vasıflarını analiz edip, mutlaka kaybetmememiz gerektiğini, onların şirketimiz için yararlı olduğunu belirtiyorum.

Benim sorum da bu noktadan geliyor; ilgili hadislere ve ayetlere göre GIYBET’İN büyük bir günah olduğunu görüyoruz. Sadece işimizde değil, günlük hayatımızda da bu tarz önlemleri almak, çevremizi ve kendimizi uyarmak için yukarıda bahsettiğim tarzda belirlemeler yapıyoruz. Peki, bu işin içinden nasıl çıkacağız? Hiç konuşmamak, kendini savunma kavramına aykırı bir hareket oluyor sanki.

Değerli yorumlarınızı bekliyorum. Ellerinizden öper, sağlıkla, huzurla müminlere, sevdiklerinize ve insanlığa yardımlarınızın devamını yüce Rabbimizden talep ederim.

Cevap: Anladığım kadarıyla sizin göreviniz personelin performansını teftiş ve değerlendirme; oluşan kanaatlerinizi bağlı bulunduğunuz birime rapor etme. Bu görev çerçevesinde vicdani kanaatinize göre değerlendirmeniz gıybet sayılmaz. Başka türlü denetim yapamazsınız. Ama birisi hakkında yukarıya bilgi verirken o kişinin sadece kendisini değil, onun vasıtasiyle ekmek yiyen çoluk çocuğu da düşünmeniz gerekir. Vicdani sorumluluğunuz neyi gerektiriyorsa onu yaparsınız. Tabii yapılan kasıtsız değil fakat kasıtlı hataları hep hoşgörü ile karşılarsanız işler iyice bozulur. Personel iyice gevşer. Amir, biraz da eski usul baba gibi davranmalı, çocuklarına karşı otoriter görünme fakat yürekten onları kucaklama, şefkat ve merhamet. İşte Osmanlı terbiyesi böyle idi.

Gıybete gelince büyük günahlardan olan gıybet, sizi hiç ilgilendirmeyen, yapılmasından ötürü topluma yarar değil, zarar veren dedikodulardır. Ortada olmayan birini, başkalarının yanında çekiştirmek, adamın aleyhinde kötü zan oluşmasına sebebolmaktır. Böyle bir şeyi Kur'ân yasaklamış ve ölü eti yemeğe benzetmiştir. Bu tür davranıştan sakınmak gerekir. Hatta böyle dedikodu meclislerinden uzak durmaya çalışmak da görevdir. Böyle yapan kimseler önce münasip lisanla uyarılır, yine aynı işi yapmakta ısrar ederlerse o meclisi terk etmek en uygun davranış olur. Çünkü elimizden, dilimizden ve tüm organlarımızın davranışlarından sorumluyuz. Bunu unutmamak gerekir.

 

Yaratılışımızın amacı nedir?

Öncelikle merhaba sizi bir arkadaşım önerdi, istediğin soruyu sorabilirsin diye. Önce kısa bir soruyla başlamak istiyorum. Cevaplar açık ve net olursa sevinirim. Biz neden yaratıldık? Allah'ın amacı nedir bizi yaratmaktaki?

Cevap: Çok bayat, 60 yıl önce duyduğum ve cevapladığım soru. Cevabı da basit. Allah istediği için yaratıldık. Allah niçin istedi ki? Yaratıcılığının gereği olarak istedi. Işığı olmayan güneşe güneş denmez, yaratığı olmayan varlığa da Allah denmez. Allah kendi isim ve sıfatlarının etkinleşmesi için yaratıkları var eyledi. Yaratıkların özü de insandır. Allah insana kendi sıfatlarından bir parça vermiş ve onu kendisinin halifesi yapmıştır. Evren, insan ile anlam kazanmış, insan ile Tanrının amacı ortaya çıkmıştır. Şeyh Galip, insanın değerini şöyle anlatır:

Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen,

Merdüm-i dîde-i ekvan olan Âdemsin sen

Yani kendini iyi düşün, sen evrenin özetisin; evrenin gözbebeği olan âdemsin sen!

İnsanın potansiyel gücünün açığa çıkması için fizik varlığının altındaki ruhunun olgunlaşması, safiyet kazanması gerekir. Ruhu olgunlaştıran da Tanrı sevgisidir. Allah sevgisi, her sevginin üstündedir. Çünkü bütün güzelliklerin kaynağı Allah'tır. Öteki sevilenler geçicidir, Allah ise kalıcıdır. Allah'ı seven, O'ndan güç alır, Allah dostu olur. Gerçek ölmezliğe kavuşur. Onun için Yunus, âşıkların ölmeyeceğini vurgulamıştır.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş