Önyargı sağduyu ile düşünmeğe engeldir *** Kitaplarımın temin edileceği adres
Cumartesi, 04 Şubat 2012 00:00

Önyargı sağduyu ile düşünmeğe engeldir 

Sevgili Hocam, geçenlerde televizyondaki bir sohbetinde özellikle Niyazi-i Mısri ve Yunus Emre hakkında pek çok el yazması eseri, günümüz Türkçesine kazandırmış bir üniversite hocası, Kerbela olaylarıyla ilgili olarak “Peygamberimiz bilmiyor muydu torunlarının başına bunların geleceğini, biliyordu elbette” diye konuştu. Ben de bunun üzerine kendisine “Kur’ân-ı Kerim gaybı Allah’tan gayrı kimsenin bilemeyeceğini ve dilediğine de bunu bildireceğini söyler. Yani biz, Kur’ân ‘filancaya gaybı külliyyen vahyettik’ demediği sürece ‘Peygamberimiz, torunlarının başına ne geleceğini biliyordu’ diyebilir miyiz? (bu tabiî ki kesin bir bilgi anlamında biliyor muydu şeklinde anlaşılmalıdır)” diye yazdım.

Kendisi de bana şu cevabı yazmış: “Bu tip soruları soranlar tevhidi hazmedememiş kişilerdir. Peygamber, Allah’ta olan kişidir. Ayrısı gayrisi yok. Aynı olduğunu anladığı yerde Allah var, peygamber yok. Ortada gayb mı kalır? Bir olanın ikilikle ne işi olabilir? Kim kime ne soracak?..”
Ben bu cevaptan, bahsi geçen beyefendinin tasavvuf metinleriyle son derece meşgul olduğu, ama Kur’an-ı Kerimi merkeze almadığından, yorumlarının da (en azından konumuzla alakalı olarak) yanlış anlaşılmış bir tasavvuf bilgisine dayandığı sonucunu çıkardım. Türkiye’de bu konuya engin Kur’ân ve tasavvuf bilgisiyle ancak siz açıklık getirebilirsiniz. Teşekkür eder, saygılar sunar, ellerinizden öperim.

Cevap: Sevgili Kays sözünü ettiğiniz bilim adamının böyle bir cevap vermesine şaştım doğrusu. Peygamberimiz her şeyi bilir olsaydı, yetmiş şehit verdiği müslümanları Uhud Savaşına götürmezdi. Eğer ordusunun 70 şehit vereceğini bile bile gözde ashabını oraya götürdüyse hâşâ ordusuna, ashabına kötülük etmiş olmaz mı? Nasıl bir bağnazlık ve gözü kapalılıktır bu adamların tutumu bilemiyorum. Bunun nesine açıklık getirecekmişim? Tek sözüm var: bu sav Kur'ân'a aykırıdır. Allah'tan başka gaybı, (geleceği) kimse bilmez. Çünkü Kur'ân "Vema tedrî nefsun mâ zâ teksibu ğadâ: Hiç kimse yarın ne yapacağını bilmez!" buyurmaktadır. Ancak Allah dilerse bazı özel kullarına gayb perdesini aralar, gaybdan bazı ışıklar sızdırdığı bu kimseleri bazı olaylara muttali kılar ama bu, onların bütün gizemleri bildikleri, bütün gayb bilgilerine vakıf oldukları anlamına gelmez. Bildikleri, gaybdan kendilerine açılan sınırlı sızıntılardan ibarettir.

Ayrıca Peygamberi Allah’ta görmek,  Allah ile Peygamberi bir görmek tamamen Hıristiyanlık inancıdır. Evet,  tasavvufta kulun beşeri varlığını tamamen unutup Hak varlığında kaybolma (Fena Fillah) hali vardır ama bu hal sürekli değil geçici bir haldir. Yoksa Allah, Tanrılığını kimseye vermez ve O’ndan başka Tanrı da yoktur. Kulun Hakk’ın varlığında yok olması,  Güneş doğunca yıldızların görünmemesine benzer. Yıldızlar vardır ama baskın Güneş ışığı, onların görünmesini engeller. İşte Hakk’ın tecellisi karşısında kulun varlığı, bir süre görünmez olur ama gerçekte bilincine gelince kul ayrı Hak ayrıdır. Cüneyd-i Bağdadi tevhidi “ifrâdu’l-kadîmi anilmuhdes: yani öncesizi sonradan var olanlardan ayırıp varlığında tek bırakmaktır” şeklinde tanımlamıştır. Bunun dışında bir inanç tevhid akidesiyle bağdaşmaz.

 

Kitaplarımın temin edileceği adres

İslama İtirazlar Kur’ân’dan cevaplar kitabınızı bulamadım; siz bana buradan bir txt,doc vb dosyası gönderir misiniz? Bir de bu aralar aşırı şekilde sorgulamaya düştüm; bunlar beni kâfir yapar mı? İçimde iman var ama aklımdan bunların geçmesi açıkçası beni üzdü

Cevap: Size ne gibi mail göndermemi istiyorsunuz? Yazılarım sitemizde yayınlanıyor. Bunlar yeterli değilse kitaplarımı okumanız gerekir. İslâma İtirazlar Kur’ânı Kerimden Cevaplar adlı kitabım ve diğer kitaplarım www.yeniufuklarnesriyat.com adresinden temin edilebileceği gibi doğrudan yayınevine telefonla da temin edilebilir.

Adres: Nuhkuyusu Cad. No. 267, Bağlarbaşı, Üsküdar İstanbul, Tlf. 0216 492 66 13

İçinizden geçen düşünceler kararlı ve sabit hale gelmedikçe, ve siz o kuşkuları kovma çabası gösterdikçe iman dairesinden çıkmazsınız. Ama içinizde inançsızlık ağır basar hale gelmişse derhal tevbe etmeniz gerekir, yoksa bu durum insanı iman sınırından çıkarır.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş