CEHENNEM AZABI BEDENSEL Mİ RUHSAL MI? (8)
Salı, 23 Temmuz 2019 00:00

CEHENNEM AZABI BEDENSEL Mİ RUHSAL MI? (8)

(...dünden devam)

Muhammed ibn Alî şöyle demiş: “Ölen herkes için, ölüm sırasında güzel ve çirkin amelleri, şekillere bürünerek karşısına çıkar. İnsan güzel amellerine bakar, kötü amellerini görünce de (utancından) başını önüne eğer.

Ebû Hüreyre, Peygamber(s.a.v.)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Mü’min, kabrinde yeşil bir bahçe içindedir. Kabrinde ona yetmiş arşın genişliğinde yer açılır ve onun kabri, dolunayın aydınlattığı gibi aydınlatılır. Zikrim’den dönen için dar bir geçim vardır’ (Tâhâ: 45(20)/124) âyetinin kimin hakkında indiğini biliyor musunuz?

– Allah ve Elçisi daha iyi bilir, dediler.

Buyurdu ki:

– Kabir içinde kâfirin azâbı şöyledir: Ona doksandokuz tenîn Mûsâllat edilir? Tenîn nedir biliyor musunuz? Doksandokuz yılan­dır! Her yılanın yedi başı vardır. Kıyâmete değin bu yılanlar onu yalarlar, cismine (zehir) üflerler.” (İbn Ebî’d-dunyâ ve İbn Hibbân rivâyet etmişlerdir.)

Gazâlî, gerçekte doğruluğu çok kuşkulu olan bu hadîsi şöyle açıklıyor: Burada anılan sayıda şaşılacak bir şey yoktur. Bunlar, kibir, riyâ, hased, ğill, kin gibi kötü ahlâktan türeyen yılan ve akreplerin sayısıdır. İnsandaki kötü sıfatların sayılı kökleri vardır. Bu köklerden belli sayıda dallar çıkar. Bu dallar da bölümlere ayrılır. Bu kötü sıfatların kendileri helâk edicidir. İşte bu sıfatlar, akreplere, yılanlara dönüşür. Bunların kuvvetlileri tenîn (ejderha) gibi, zayıfları da akrep gibidir. Kuvvetli ile zayıf arasında bulunanlar da küçük yılan gibi eziyet eder.

Kalb ve basîreti açık olanlar, bu helâk edici sıfatların ma‘nevî durumunu ve bunlardan dallanan sıfatların ma‘nevî şekillerini basîret nuruyla görürler. Ancak bunların sayısı yalnız peygamberlik nuru ile bilinir. Bu tür haberlerin açık anlamları ve gizleri vardır. Bu gizler, basîret sahiplerince görülür. Nasıl melek insanlara ve hay­vanlara benzemezse, kabirdeki yılanlar, akrepler de bizim dünya­mızdakiler türünden değildir. Onlar başka tür canlılardır. Ancak başka duyularla algılanabilirler. Bunu, uyuyan kimsenin, rüyada gördükleriyle karşılaştırabiliriz.

Bir kimse rüyada kendisini yılan ısırdığını görür, bundan acı duyar. Hattâ sen, onun uykuda bağırdığını, alnının terlediğini, ye­rinde rahatsız bir durum içinde bulunduğunu görürsün. O adam bunların hepsini rûhu ile duyar, rûhu tıpkı uyanık insanlar gibi eziyet çeker. O bunları rüyada yaşarken, sen onun cismini hareketsiz görürsün. Çevresinde yılan falan yoktur. O kimse azâb çekmektedir, fakat sen onun azâbını görmezsin. İnsan, ısırma acısını duyduktan sonra görülen yılanın, hayâlî, ya da maddî türden olması fark etmez.

(devamı yarın..)