HZ. PEYGAMBER YAZI BİLMEZ MİYDİ? (4)
Cuma, 28 Haziran 2019 00:00

HZ. PEYGAMBER YAZI BİLMEZ MİYDİ? (4)

(...dünden devam)

Nitekim Süyûtî'nin tespitine göre, Hâris el-Muhâsibî, şöyle demiştir: “Kur­’â­n’ın derlenmesi, yeni bir şey değildi. Çün­kü Peygamber (s.a.v.), onun yazılmasını emrederdi. Ancak Kur’ân, ruk‘a-lar (ince deri ve kâğıt parçaları), kürek kemikleri ve hurma kabukları üzerine yazılmıştı. Bunlar, Hz. Peygamber’in evinde dağınık vaziyette du­ru­yordu. Ebûbekir, dağınık vaziyette yazılı bulunan Kur’ân’ı, bir yere yazdırarak toplu hale getirdi ve bir cilt halinde bağladı ki zâyi olmasın.”

“Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftirâ etseydi, Elbette onun sağ(elini veya kuvvet)ini alırdık. Sonra onun can damarını keserdik. Sizden hiç kimse buna engel olamazdı. O (Kur'ân), korunanlar için bir öğüttür.” (Hâkka: 78/­44-48)

Bu söylemden de, Hz. Muhammed’in yazı bildiği anlaşılır. Çünkü sağ el, genelde yazı yaz­makta kullanılır. Âyette eğer Muham­med, uydurup yazdığı sözleri bizim üstümüze atmış olsa, onun, bunları yazan sağ elini Allah’ın alacağı, onu felç edeceği belirtil­mek­tedir. Demek ki o, sağ eliyle yazı yazabiliyordu ki böyle bir söylemle, onun bu sözleri uydurup yazmadığı vurgulanmaktadır. Eğer o, zaten yazamıyor idiyse, böyle bir durumda sağ elinin alı­nacağı şeklinde uyarılmasına gerek olmazdı.

Peygamber’in yazı bilmiş olması, ümmîlik vasfına aykırı değil­dir. Çün­kü ümmî, yazı bilmez, okur yazar olmayan demek değil, yazılı bir İlâ­­­­hî Kitâbı olmayan demektir ki bu, yalnız Hz. Mu­hammed’in değil, gön­­derildiği toplumun da genel vasfıdır. Nitekim: “Allah’tır ki ümmîler arasında, kendilerinden olan bir elçi gönderdi.” (Cum’a: 2) buyurulmuştur.

Fakat Kur'ân, Hz. Muham­med(s.­a.v.)e sadece vahiy ile bildirilmiştir. Aksi takdirde ümmî toplum içinde yetişmiş, ümmî bir insanın, bu İlâhî gerçekleri, insan eliyle girmiş katmalardan, yanlışlardan da ayıklayarak, bu kadar erişilmez bir üslûp içerisinde anlat­ması mümkün olmazdı. Aradan ondört asır geçmesine rağmen bugün dahi bir köyde yetişen, zar zor bir iki kelime yazabilen bir kimsenin, edebî bir kitap yazması veya söyleyip yazdırması, toplumu yöne­­tecek yasalar, prensipler koyması mümkün değildir. Bu, bugün olmadığına göre ondört asır önce hiç olmaz.

***