GÜNAHKÂRIN CEZASI BU DÜNYADA MI VERİLİR? (1)
Cumartesi, 15 Haziran 2019 00:00

GÜNAHKÂRIN CEZASI BU DÜNYADA MI VERİLİR? (1)

Cevap: Öyle bir kural yok. Kötülüklerin cezası âhiretteki Yüce Divan’da karara bağlanır. Asıl ödül ve ceza günü âhirette, yani ruh bedenden ayrıldıktan sonra verilir. Bazı kötü, çıkarcı insanların dünyada rahat yaşamaları, onların Allah katında iyi insanlar olduğundan değil, Allah’ın onlara fırsat vermesindendir. Zamanı gelince her kul zerre miktarı iyiliğinin veya kötülüğünün karşılığını görecektir. Eylemlerin değerlendirileceği asıl zaman, Âhiret Günüdür. Onun için Fatiha Suresi’nde yüce Allah, Din yani ödül ve ceza Gününün padişahı olarak nitelendirilir.

Ancak bazen Allah, kötülerin cezasını bu dünyada da verir. Ama bu, ondan âhiret cezasının tamamen kalkacağı anlamına gelmez. Çünkü yüce Allah haksızlık eden, başkalarına saldıran kimseler hakkında: “Onlar için dünyada kepazelik vardır. Âhirette de onlar için büyük bir azâp vardır!” (Bakara: 114) buyurmaktadır.

“Onlardan öncekiler de yalanladılar, bundan dolayı hiç farkına varmadıkları bir yönden onlara azâp geldi. Allâh, dünyâ hayâ­tında onlara rezillik tattırdı. Âhiret azâbı ise daha büyüktür, keşke bilselerdi!” (Zümer: 25-26) âyetlerinde peygamberleri yalanlamış, onların çağrısına uymayıp haksızlık yapmış olanların, ummadıkları bir yönden azâba yakalandıkları ve yaptıklarının cezâsını dünyâda çektikleri, âhirette çekecekleri azâbın ise daha büyük ve çetin olduğu hatırlatılıyor.

Ra’d Sûresi’nin 26. âyetinde: “Allâh, dilediğine rızkı açar da, kısar da. Dünyâ hayâtıyla se­­vindiler. Oysa âhiretin yanında dünyâ hayâtı, bir geçimden ibâ­rettir.” buyurulmaktadır.

Allah, dilediğine rızkı bol, dilediğine dar verir. Rızkın bol olması, kişinin zenginlik ve refah içinde yaşaması, kendisinin Allah katında makbul bir kişi olduğunu göstermeyeceği gibi, darlık ve sıkıntı içinde bulunması da Allah katında sevilmeyen kişi olduğunu göstermez. Dünyâ varlığının mânâ ile ilgisi yoktur. Dünya varlığı, şu geçici hayata özgü bir şeydir. Asıl insana yarayan şey, manevî vasıflardır. Ruhu yücelten, maddî servet değil, ruhsal olgunluktur. Bunu anlamayanlar, dünyâda bolluk içinde bulunan kişinin, Allah katında da makbul olduğunu sanır, manevî kemali, maddî varlıkla ölçerler.

(devamı yarın..)