DİNDE AŞIRILIK MAKBUL DEĞİLDİR (1)
Cuma, 26 Nisan 2019 00:00

DİNDE AŞIRILIK MAKBUL DEĞİLDİR (1)

Selâmünaleyküm hocam nasılsınız? Hocam size bazı sorularım olacak. Öncelikle değerli vaktinizi yırdığınız için çok teşekkür ederim. Ben şöyle bir hadis duymuştum 'Dinde aşırıya gitmeyiniz' bununla anlatılmak istenen nedir? Din konusunda kendimi nasıl geliştirebilirim? Yaşım 21 ve benim bu yaşlarda yapmam gerekenler neler? Elimden geldiğince namazımı kılmaya çalışıyorum ama sürekli olmuyor. Tavsiyeleriniz nelerdir? Vaktinizi ayırdığınız için şimdiden teşekkürler iyi günler...

Cevap: Dinde aşırı gidilmemesini, insanın zorlanmadan, gü­cü yeterince ibadet etmesini emreden hadisler vardır. Hadislerden önce dinde aşırı gitmeyi yasaklayan âyetler vardır. “Ey Kitâp ehli, dininizde haksız yere aşırı gitmeyiniz!” (Mâide: 110/77)

Bu âyet, Kitâb ehli Hıristiyanların aşırılıklarına temas etmekte ve onlara, dinde aşırı gitmemelerini, peygamberleri İsa hakkında tevhîde aykırı sözler söylememelerini emretmektedir. Çünkü Tanrı’nın varlığı İsâ'ya bağlı değil, tersine İsâ'nın ve tüm yaratıkların varlığı Tanrı'ya bağlıdır. Sevgi ve saygı, tevhîde aykırı bir biçim alınca artık saygı sınırını aşar, şirke dönüşür, harâm olur. Bundan dolayı Peygamber (s.a.v.): "Siz beni, Hıristiyanların Meryem oğlu İsâ'yı övdükleri gibi övmeyin. Çünkü ben, Allah'ın kuluyum. (Benim hakkımda) Sadece ‘Allah'ın kulu ve elçisi’ deyin." (Buhârî) buyurmuştur.

Kur’ân her konuda dengeli hareket etmeyi emreder. Rahman’ın halis kullarının orta yolu izlediklerini belirtir: … Ve harcadıkları zaman, ne israf ederler ne de cimrilik ederler; harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur.” (Furkan: 67)

Âyetten açıkça anlaşıldığı üzere Rahman’ın kullarının hareketleri ölçülüdür, harcamaları dengelidir. İsraf ve cimrilikten sakınır, ölçülü harcarlar. Bu dengelilik, Hz. Lokman’ın ağzından da vurgulanır:

“Yürüyüşünde tutumlu ol, (orta yürü, ne çabuk, ne de çok yavaş git, ölçülü hareket et), sesini de kıs (bağıra bağıra konuşma)...” (Lokman: 17-19)

Kur'ân'ın tanıklığıyla Hz. Peygamber, her gecenin yarıdan çoğunu, yarısını veya en az üçte birini ibadetle geçirirdi, ama yorulunca da uyur, ne dinde, ne de herhangi bir işte aşırılıktan hoşlanmazdı.

Çok ibadetten yıpranmış olan Bâhil kabilesinden Mücîbe’­yi tanıyamayıp ona kim olduğunu sormuş.

– Ey Allah’ın Elçisi, ben, bir yıl önce sana gelmiş olan Bâhilliyim, demiş. Allah’ın Elçisi:

– Sen yakışıklı idin, sana ne oldu böyle? demiş. Adam:

– Ey Allah’ın Elçisi, senin yanından ayrıldığımdan beri, bir gün dışında hep oruç tutuyorum, demiş. Allah’ın Elçisi:

– Neden kendine işkence ettin? Sabır ayında (Ramazanda) ve her ay bir gün oruç tutsan, yeter, buyurmuş.

Adam, güçlü olduğunu, daha fazlasını yapabileceğini söyleyince Allah’ın Elçisi, her ay iki gün; adamın artırma isteği üzerine her ay üç gün oruç tutmasını buyurmuş. Adam yine artırmasını isteyince Allah’ın Elçisi:

Üç parmağıyla işaret edip üç kez: “– Harâm aylarında kâh oruç tut, kâh ye” diyerek, harâm aylarından her birinde üçer gün oruç tutmasını öğütlemiştir.

(devamı yarın..)