KERÂHET VAKİTLERİ HAKKINDAKİ RİVAYETLERİN DEĞERİ (1)
Perşembe, 21 Mart 2019 00:00

KERÂHET VAKİTLERİ HAKKINDAKİ RİVAYETLERİN DEĞERİ (1)

Sayın hocam, güneşe tapanlara benzememek için güneş doğarken, batarken ve tam göğün ortasında bulunurken namaz kılmanın mekruh olduğu söylenir.

Eğer sebep bu ise, Allah'ın birliğine, âhirete, meleklerine ve peygamberlerine inanan ve güneşin doğmasının bir tabiat olayı oldu­ğunun bilincine varan aydın bir Müslüman’ın tam namaz kılarken güneşin doğması, batması ve buna benzer tabiat olaylarını da yanlış bir şekilde algılamasının mümkün olmayacağını düşünüyorum. Ben şahsen sabah namazımı tam kılarken, acaba güneş şu an doğmakta mıdır? Yoksa namaza durduktan sonra hemen doğmaya başlarsa? diye tereddütlerim oluyor. Bazen insanın işleri icabı sabah namazı kasıtlı olmasa da güneşin tam doğuşuna denk gelebiliyor da. Burada önemli olan niyet olması gerekir diye düşünüyorum. Yanlış mı biliyorum? Saygılarımla...

Cevap: Sabah namazının ve ikindi namazının farzı kılındıktan sonra, yani güneş doğarken, batarken, bir de öğle vakti güneşin, tam ufkun ortasına geldiği zaman nafile namaz kılmanın mekruh olduğunu belirten bazı rivayetler vardır. Şeyh Alî Nâsıf, et-Tâcu’l-Câmi’u li’l-Usûl, fî Ahâdîsi’r-Resul adlı eserinde bu rivayetleri toplamıştır. Abdullah ibn Abbâs’a dayandırılan bir rivayete göre Hz. Peygamber, sabah nama­zından sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar (nâfile) namaz kılmaktan men etmiştir.

Abdullah ibn Ömer’e dayandırılan bir rivayete göre de Peygamber (s.a.v.) şöyle demiştir: “Güneş doğarken, batarken namaz kılmaya çalış­mayınız. Çünkü güneş, şeytânın iki boynuzu üzerine doğup batar.”

(Bu söylemi yorumlayanlar, güneşin doğuş ve batış anlarında şeytanlar güneşi sarıp kuşatırlar. O zamanda kendilerine tapılmasını beklerler şeklinde açıklarlar.)

Bir rivayette de: “Güneşin kaşı görününce, güneş yükselinceye dek namazı erteleyin; güneşin kaşı kaybolunca, tam batıncaya kadar namazı erteleyin” denilmektedir (Şeyhan ve Nesâî)

Amr ibn Abse de şöyle demiş: “Ey Allah’ın Elçisi, dedim, gecenin hangi vaktinde namaz ve duâ daha çok işitilir (kabul edilir)? Buyurdu ki: Gece ortasının sonları. O zaman dilediğin kadar namaz kıl, çünkü o vakitte kılınan namaz meş-huddur, mektuptur (melekler o namaza tanık olurlar, onu yazarlar; o namaz gerçekten kılınacak, kabul edilecek namazdır). Sabah namazını kılıncaya dek ibadet et. Sabah namazından sonra güneş doğup bir iki mızrak boyu yükselinceye dek kıs (artık namaz kılma). Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar. O zamanda kâfirler güneşe taparlar. Ondan sonra dilediğin kadar namaz kıl, namaz meşhuddur, mektuptur. Nihayet mızrağın gölgesi kendisine eşit duruma (yani sağa sola sapmadan tam ortaya gelip kendisine yapışır hale) gelince kıs (o zaman namaz kılma). Çünkü o zaman cehennem iyice yakılıp ısıtılır, en sıcak hale getirilir. Ve kapıları da açılır. Güneş ufkun ortasından (sağa) kayınca yine dilediğin kadar namaz kıl, namaz yapılması gereken bir ibadettir; melekler ona tanık olur. Tâ ikindinin farzını kılıncaya dek. Ondan sonra güneş batıncaya kadar kılma. Zira güneş, şeytanın iki boynuzu arasına batar ve kâfirler güneşe taparlar.” (Müslim ve 4 Sünen).

(devamı yarın..)