DÜNYA CEZASI, ÂHİRET CEZASINI KALDIRIR MI? |
Pazar, 17 Mart 2019 00:00 | |||
DÜNYA CEZASI, ÂHİRET CEZASINI KALDIRIR MI?Değerli hocam, size 2 soru sormak istiyorum: Bir insan size iftira ve hakaret etti ve çok zarar verdi. Siz de onu mahkemeye verdiniz. Kazandığınızda alacağınız tazminat helâl midir? Yani gönül rahatlığıyla o parayı harcayabilir mi? İkinci sorum da şu: tazminat olan parayı aldığında artık bu insanın o zalim insandan diğer dünyada alacağı da bitmiş olur mu? Allah’a emanet olun... Cevap: Kur'ân'da iftira büyük günahtır. Nur Suresi’nin 4-5’nci âyetleri, namuslu kadınları zinâ ile suçlayanlar, bu suçlamalarını dört şahitle ispat edemedikleri takdirde onlara seksen değnek vurulmasını ve artık bir daha onların şahitliklerinin kabul edilmemesini buyurmakta, ancak tevbe edip uslananlara karşı Allah’ın bağışlayan ve esirgeyen olduğu vurgulanmaktadır. Yani Allah, hatâsından dönenlerin tevbelerini kabul edip onları affetmektedir. Allah affettiğine göre kulların da affetmeleri gerekir. Çünkü kul hakkına karşılık olarak ona gerekli ceza verilmiştir. Sonra adam tevbe edip uslanmış, iyi hal sahibi olmuştur. Artık bu kimseyi toplum gözünde sürekli suçlu gösterip küçük düşürmek doğru olmaz. Onun şâhitlik hakkını geri vermek, itibârını iâde etmek gerekir. Nur Suresi'nin 19. ayetinde de inananlar içinde ifki (uydurdukları suçlamayı) yayanların, dünyada da âhirette de büyük azaba uğrayacakları vurgulanmış ama dünya azabının çeşidi ve miktarı belirtilmemiş, bu husus yöneticilerin takdirine bırakılmıştır. Özetle insanın toplumdaki itibarını sarsacak iftirada bulunan kimseye, bugün yasanın belirlediği ceza verilir. Nur Suresinin 19. âyetinde: “İnananlar içinde edepsizliğin yayılmasını isteyenler için dünyâda da, âhirette de acı bir azap bulunduğu” vurgulanmaktadır. Gerçi burada kasıt namuslu kadını zina ile suçlama iftirasıdır ama her türlü itibar sarsıcı uydurma haberler de bu söylem içine girer. Bu son âyette iftiracılara dünyada da âhirette de acı azabın (cezanın) bulunduğu vurgulanmakla beraber şekli açıkça belirtilmemiştir. Eğer kasıt namus iftirası ise cezası, 4. âyette belirlenendir. Ama başka yönde bir itibar sarsma uydurması ise bunun cezasını yargıç belirler. Kısaca mahkemenin belirlediği tazminat cezasını almak, haksızlığa uğrayanın hakkıdır. Ama bu tazminatla hükümlünün, âhiret cezasından kurtulup kurtulmaması, Allah’a ait bir şeydir. Çünkü burada suçlu, iftira ettiği kimseye karşı işlediği suç yanında yalan söylemekle de Allah’a karşı da büyük suç işlemiştir. Bu suçun affı Allah’a aittir. Allah, gönülden tevbe edenleri bağışlar. O dilediğini yapar.
|