İBÂDET(4)
Pazartesi, 17 Temmuz 2017 00:00

İBÂDET(4)

 

(...dünden devam)

 

"16- İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki kalbleri Allah'ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine Kitâb verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar? 17- Biliniz ki Allah, yeri ölümünden sonra diriltir. Belki aklınızı kullanırsınız diye size âyetleri açıkladık. (Hadîd: 112/16-17)

Bu âyetlerde mü'minlere, soru tarzında bir ifâde ile, Allah'ı anarak ve Hak'tan inen Kur'ân'ı anımsayarak duygulanmaları, yufka yürekli olmaları; öteki Kitâp sahibleri gibi Kitâbın inişi ve peygamberin gelişi üzerinden uzun zaman geçmekle katı yürekli olmamaları öğütleniyor. Peygamberlerden sonra uzun zaman geçtiği için dinin ruhunu kaybedip katı yürekli olan Kitâb ehlinin çoğunun yoldan çıktığı ve ölü yeri dirilten Allah'ın, insanların düşünüp yola gelmeleri için âyetlerini açıkladığı belirtiliyor. İkinci âyet şunu anlatmaktadır:

Allah nasıl ölmüş, susuzluktan zamanla kupkuru olmuş yeri, gökten yağmur indirerek diriltirse, peygamberlerin ardından uzun zaman geçmekle katılaşmış olan kalbleri de gökten âyetler indirerek diriltir. Bu Kur'ân'ın âyetleri gönüllere hayat verir. Bunları can kulağıyla dinleyip kabul eden ve düşünenler, katı yüreklilikten, kuruluktan kurtulur, dinin ruhuna döner, İlâhî rahmet ile dolup taşarlar. Allah'ın kelâmından tüyleri ürperir. Allah'ı anmakla gönülleri titrer.

Cenabı Hak: "Mü'minler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman, imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler" (Enfâl: 93/2) âyetinde hem genel zikrin, hem de Kur'ân okumanın, Mü’min insanın ruhu üzerindeki derin etkisini ifâde buyurmuştur.

قُلْ اِنِّي اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللهَ مُخْلِصًا لَهُ الدِّينَ...اَلَا ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ”: Zümer: 59/11-15: Peygamber(sav)e, dini yalnız Allah'a hâlis kılmasının ve yalnız O'na kulluk etmesinin, herkesten önce kendisinin Allah'a teslim olmasının emredildiğini; Kıyâmet gününün azâbından korktuğu için Allah'ın buyruklarına karşı gelemeyeceğini, bundan dolayı yalnız Allah'a kulluk edeceğini, getirdiği dine inanmayanların da istedikleri şeye kulluk veya istedikleri şekilde ibâdet edebileceklerini söylemesi emrediliyor. Allah'tan başkasına tapanların, Kıyâ­met gününde yalnız kendilerini değil, aynı zamanda âilelerini de kaybedecekleri, asıl büyük kaybın da bu olduğu vurgulanıyor. Onlar canlarını cehenneme atarak kaybederler. Çünkü âileleri Mü’min iseler, yolları başka olduğu için onlarla beraber olamazlar. Eğer kâfir iseler, onların da şirkte kalarak cehenneme girmelerine sebebolur ve öylece kendilerini mahvettikleri gibi âilelerini de mahvederler. İşte asıl ziyan budur.

(devamı yarın..)