HZ. PEYGAMBER'İN İBADETİ (14)
Pazar, 02 Temmuz 2017 00:00

HZ. PEYGAMBER'İN İBADETİ (14)

(...dünden devam)

‘Usfân olayı, Hudeybiye barışındadır. Halbuki bu âyetlerin daha önce inmiş olması, tercîhe şayandır. Çünkü Allah Elçisi’nin, korku namazını birkaç yerde kıldırdığına dair rivayetler vardır. Meselâ Zî-Kurad’da, Zâtu’r-rika‘da korku namazı kıldırmıştır (Nesâ’î, Salâtu’l-havf, hadîs: 5, 9; Tehzîbu sîreti İbn Hişâm: 1/191). Müşriklerin, ‘Us­fân’a gelen Allah Elçisi’ne ve ashâbına namazda baskın yapmayı tasarladıkları ve bu yüzden Allah Elçisi’nin, ‘Usfân’da korku namazı kıldırdığı, Nesâ’î’de de anlatılmaktadır (Nesâ’î, Salâtu’l-havf, h. 16, 22). Fakat orada bu olay üzerine âyetin indiğinden söz edilmemiştir. Allah’ın Elçisi, ‘Usfân’dan önce de korku namazı kıldırdığana göre –çünkü Zû Kurâd olayı da, Zâtu’r-rika‘ olayı da Hudeybiye’den ön­cedir– âyetin ‘Usfân’da indiğini söylemek hatâdır. Âyet, Uhud Sa­vaşından sonraki zamanlarda inmiştir. Hep savaşlarla geçen bu yıllarda inen âyetlerle mü’minlere ihtiyatlı olmaları emredilmiştir.

Gerçi âyet, savaş seferinden söz etmekle beraber diğer seferlerde de namaz kısa, yani ilk farz kılındığı hali üzere kılınır. Ancak bu seferin uzunluğu üzerinde hayli görüş ayrılıkları vardır: Kimi, âyetin zâhirine dayanarak mesafe söz konusu olmadan, kısa, uzun her türlü yolculukta namazın kısa kılınabileceğini, kimi üç mil, yahut üç fersahlık (1 fersah, 3 mildir. 3 fersah 9 mil eder., 1 mil 6 bin zirâ‘, 1 zirâ‘ ge­nişlemesine yan ya_na konan 14 parmak eder. 1 parmak 6 arpa dânesi geniş­liğindedir. Kimine göre de fersah 5541 metredir (Tefsîru’l-Kur’âni’l-hakîm: 5/371)), kimi bir günlük, kimi iki günlük, kimi üç günlük mesafeyi, sefer me-safesi kabul etmiştir. Kimine göre de yaya veya deve yürü-yüşüyle üç gün üç gecelik mesafe gerekir. Esasen sefer mesafesini belirleyen açık bir hadîs yoktur. Rivayetler arasındaki ihtilâflar, bu çeşitli görüşlerin doğmasına neden olmuştur. En doğrusu, kendisine yolculuk denebilecek bir yere giden kişi, namazı kısa kılabilir, orucu da yiyebilir. Köyünün, kentinin evlerini geçmekle de seferîlik başlar (Kurtubî, el-Câmi‘ li ahkâmi’l-Kur’ân: 5/355-356).

98/103. âyette de mü’minlere, namazdan sonra ayakta, oturur­ken ve yatarken Allah’ı anmaları; güvene kavuştuklarında namazı tam kılmaları emredilmekte ve namazın, vakitli olarak yazıldığı belirtilmektedir.

Gerçi her namazdan sonra Allah’ı anmak teşvik edilir ama özellikle korku namazından sonra “Allah’ı anınız” buyurulmak­tadır. Çünkü bu namazda namazın dış rükünleri kısaltılmıştır. Böyle durumlarda esas olan namazın özüdür ki o da Allah’ı anmaktır. Ayakta durmak, eğilmek ve secdeye varmak namazın kalıbıdır; Allah’ı anmak ise namazın ruhudur. Tehlikeli durumlarda namazın kalıbı, dış şekli kısaltılmakta, hattâ tamamen kalıptan feragatla namaz, özüne döndü-rülmektedir. Fakat korku geçip güven durumu hasıl olunca tekrar namazın kalıbıyla kılınması emredilmektedir.

(devamı yarın..)