BİD’AT-HURÂFE |
Salı, 20 Kasım 2018 00:00 | |||
BİD’AT-HURÂFE*Saygıdeğer hocam, din adına yaptığımız birçok şeyin bidat olduğunu öğrendik. Sizin anlatımlarınız üzere yeniden şekillenmeye çalışıyoruz. Saygıdeğer hocam, benim kafama takılan iki şey oldu; açıklama lütfunda bulunursanız sevinirim: 1- Diyanet İşleri başkanlığınız sırasında bid’atlerin kalkması ile ilgili girişimleriniz oldu mu? 2- Marifet ilmini öğrenmek için illa zahiri ilim tahsili yapan biri mi olmak lazım? Cevap: Allah ile kul arasına girmek kimsenin haddi değildir. Çünkü Allah her kuluna kendi can damarından daha yakındır. Peygamber de Allah ile kul arasına girmez. O da diğer insanlar gibi Allah'ın kuludur. Allah değil, yardımcısı da değil. Allah'ın yardımcısı yoktur. Ben neyim? Ben öğrendiğim Kur'ân'ın içeriğini insanlara öğretiyorum. Aracı değil, öğreticiyim. Mürşid de yol gösterendir. Allah ile kul arasında aracı değil. Aracı dediğin zaman işte o şirk olur. Aracı tanrılar yoktur. Vahdet-i vücut meselesi ise bir felsefedir. Mânevî ilim, Allah’ın lütfudur. Çalışma ile elde edilecek bir şey olmadığı gibi, zâhirî ilimlerde yetişmiş olmak da bu ilmin verilmesinin şartı değildir. Ama mürşid olmak, başkalarını yetiştirmek için din ilimlerini bilmek gerekir. Din ilimlerini bilmeyen çoban velî olabilir ama mürşid-i kâmil olmaz. Çünkü insanları doğruya yönlendirmek için dini kriterleri, ölçüleri bilmek gerekir. Onun için tasavvuf silsilesinde din ilimlerini iyi bilmeyen insanlara mürşidlik görevi verilmemiştir. Bu konuda Serî’nin, henüz çocuk olan Cüneyd’e söylediği şu söz çok önemlidir: “Allah seni bir mutasavvıf hadisçi değil, hadisçi bir mutasavvıf yapsın!” Sakın mürşidleri Aracı kabul etmeyin, vallahi şirke girmiş olursunuz. Kendisini aracı gösteren insan da asla Peygamberimizin yolunda değildir. Çünkü bu, Peygamberimizin ömür boyu mücadele ettiği şirkin ta kendisidir. Şöyle düşüne düşüne Kur'ân'ı bir okuyun bakalım Arap müşriklerinin inancı ne idi? Tasavvuf var ama şimdilerde tasavvuf tam Arap müşriklerinin inancı ve uygulaması durumuna getirilmiştir. Böyle tasavvuftan Allah'a sığınırız. Biz Cüneyd'in, Sülemî'nin Gazalî’nin tasavvufunu benimsiyoruz. Tevhid her şeyin başında gelir. Allah bizi tevhîdden ayırmasın. *yazı arşivden alınmıştır
|