Peygamberin mesajı anne babaya sevgi ve saygıyı emreder *** Ablama zekât verebilir miyim?

Peygamberin mesajı anne babaya sevgi ve saygıyı emreder

Bir cuma günü namaz öncesindeki sohbette vaiz şunları söyledi: “Her Müslüman, öz anne ve babasından önce ve mutlak manada Hz. Peygamberimizi sevmek zorundadır. Aksi halde dinden çıkar ve iyi Müslüman olmaz.” Peygamberimize mutlak bağlılıkla saygı ve hürmette asla şüphe yoktur. Ancak bir Müslüman olarak bizim dünyaya gelmemize, büyüyüp beslenmemize, iman ve inançları idrak edebilmemize vesile olan, hayatın türlü zorluklarına katlanan anne ve babamızdan daha ön sırada Peygamberimizi sevmemiz, iyi Müslüman olmanın ön şartı mıdır? 

Cevap: Ahzâb Suresi’nin 5’inci ayetinde, “Peygamber, inananlara, canlarından daha ileridir. Peygamberin eşleri de inananların anneleridir” buyurulmaktadır. Bu ayete göre olgun mümin, Peygamberini canından ileri tutar. Bu derece sevgi, imanın şartı değil fakat iman olgunluğunun yüksek derecesinin şartıdır. Yoksa Peygamber’e gelen vahiylere inanan ve Peygamber’in emirlerine itaat eden herkes mümindir, Müslüman’dır. Ancak imanın dereceleri vardır. Kimi mümin Peygamber’i normal, kimisi ise aşk derecesinde sever. İşte bu, imanın doruğudur. Hz. Ömer, Peygamber’e, “Ey Allah’ın Elçisi, ben seni nefsim hariç, her şeyden annemden, babamdan, her şeyimden fazla seviyorum” demiş. Peygamberimiz de, “Hiçbiriniz, beni canından da fazla sevmedikçe inanmış olmaz” buyurmuştur. Sanıyorum vaiz, bu hadise dayanarak öyle söylemiştir. Ama burada kasıt normal iman değil, yüksek vasıfta, olgun imandır.


Kaldı ki, Peygamber’i nefsinden de çok seven kimse, haliyle onu annesinden babasından da çok sever. Ama Peygamber’i öylesine sevmek, anne baba sevgisine zarar vermez. Çünkü Peygamber’i sevmek, anne babaya sevgiyi, bağlılığı ve itaati de gerektirir. Peygamber’in getirdiği mesaj, insana anne babasına sevgi ve saygıyı emretmekte, onlara “öf” bile demeyi yasaklamaktadır. Peygamber’i seven, anne babayı kırar mı veya dışlar mı hiç? Zaten toplumun dertleri Allah ve Peygamber sevgisinin azlığından, hatta yokluğundan kaynaklanmaktadır. En gerçek sevgi Allah’ı, sonra O’nun en büyük Elçisi’ni sevmektir. Salat ve selam ona olsun.

 

Ablama zekât verebilir miyim?

Sevgili Hocam, öncelikle size teşekkürlerimi bir daha aktarmak istiyorum. Biliyorum bu teşekkürleri çok çok alıyorsunuzdur; belki de sıkılmışsınızdır. Ama yine de aktarmak istiyorum. Sizi ailece hep takip ediyorum. Kitaplarınızı alıyorum. Geçenler annesini kaybeden bir ablama "Görünmez Âlemin İzleri" kitabınızı hediye ettim. Yenisini yine kendim için ilk fırsatta alacağım. Sayenizde, Yüce İslâm’ın aslında ne kadar kolay olduğunu öğreniyoruz. Sizi bulduğum için kendimi çok mutlu hissediyorum. Yine sayenizde Allah'ın ne kadar Rahman, Rahim ve merhamet sahibi, affedici olduğunu, kullarını ne kadar çok sevdiğini, kullarının duaları kabul ettiğini anlıyorum. Allah size sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler versin ki bizi aydınlatmaya devam edesiniz. Size dualar ediyoruz. Bir sorum olacaktı muhakkak yazmışsınızdır ancak bulamadım belki de çok arayamadım. 3 ablam var ve maalesef ev kadınıdırlar. Yani çalışmıyorlar. Eşleri iyi insanlar ancak onlar da vasıfsızdırlar ve sabit veya iyi gelirleri yok. Maddi durumları bazen iyi bazen kötü oluyor. Acaba ben ablamlara zekât verebilir miyim? Aslında yardım yapıyorum ancak zekât yerine geçip geçmediğinden emin değilim. Ellerinizden öperim.

Cevap: Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Kişi aslına ve dallarına yani ana babasına dedelerine; kendi öz çocuklarına ve torunlarına zekât veremez. Bunun dışında kalan akrabasına zekât verebilir. Hatta yakın akraba içinde fakir, yardıma muhtaç kimseler varsa zekâtı önce onlara vermek daha makbuldür. Bu durumda siz ablanıza yahut muhtaç kardeşlerinize, yeğenlerinize, eniştelerinize zekâtınızı verebilirsiniz. Zekâtı bunlara vermek, başka fakirlere vermekten daha makbuldür. Allah hayrınızı kabul buyursun.

 



 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş