KURAN'DA TEKRARLARIN HİKMETİ (20)
Cumartesi, 21 Temmuz 2018 00:00

KURAN'DA TEKRARLARIN HİKMETİ (20)

(...dünden devam)

Allah ile beraber başkasının adı da anılarak yapılan ibadet, yalnız Allah'a mahsus bir ibadet değildir. Onun için: ''Ben dini yalnız kendisine özgü kılarak Allah'a ibadet etmekle emrolundum. Ve bana, Allah'a teslîm olanların ilki olmam emredildi"(Zümer Sûresi. 11-12) âyetlerinde belirtildiği üzre Hz. Muhammed(s.a.v.)e ibadetini sırf Allah'a yöneltmesi, yalnız Allah'a tap­ması emredilmiştir. İhlâs, dini yalnız Allah'a özgü kılmaktır. İşte müşrikler muhlis değillerdi. İbâdetlerini, Allah ile putlar, daha doğrusu başka tanrılar arasında dağıtmışlardı. Onun için Kur'ân, onların durumunu, birkaç huysuz efendinin kölesi olan, her birinden gelen birbirine ters emirlerle ne yapacağını şaşıran bir kölenin durumuna benzetmektedir. Ama mü'minin bir tek Rabbi vardır, O'ndan başka Rabbi olmadığı için mü'min rahattır. O ne derse onu yapar. Hz. Muhammed (s.a.v.) hiçbir ortağı, benzeri olmayan tek Allah'a taparken, müşrikler Allah yanında başka varlıklara da taparak ruhlarını küçültüyor, bozuyorlardı. Böyle insanlar için Kur'ân:قَدْ أَفْلَحَ مَنْ زَكـّٰـيهَا وَ قَدْ خَابَ مَنْ دَسـّٰـيهَا: Ruhunu yücelten felâha erdi, onu alçaltan da perişan oldu" (Şems Sûresi: 9-10)demektedir ki ruhunu yücelten, tek Allah'a kul olmak suretiyle yaratıkların kulluğundan kurtulan, gerçek özgürlüğe kavuşan mü'mindir. Ruhunu alçaltan da çeşitli tanrılara kulluk ederek küçülen, yaratıkların kölesi olan, böylece alçalan müşriktir. İşte bundan dolayı sûrede, müsriklerin, Hz. Muhammed'in yaptığı gibi sırf Allah'a tapmayacakları vurgulanmaktadır.

Tabii bu, sûrenin indiği zamanki durumu ifâde etmektedir. Şirk içinde bulunduğu sürece o insanların, Hz. Muhammed gibi yalnız Allah'a tapmayacaklarını, O'na ortaklar koşarak kulluk edeceklerini ifâde eder. Yoksa o kimselerin ileride aslâ Müslüman olmayacakları anlamına da gelmez. Nitekim sûrenin indiği sırada müşrik olan birçok kimse, bir zaman sonra Müslüman olmuştur. "Siz benim gibi ibadet etmezsiniz" sözü, o günkü durumla ve onların şirkte bulunmalarıyla ilgilidir. Şirkten dönenler, İslâm'ın tanımladığı biçimde yalnız Allah'a kulluk ederler.

İslâm, uygulanagelen ibadet şeklini almış, onun içinde, Allah'a âid olmayan ne varsa hepsini boşaltmış ve onun içine İslâm'ın ruhu olan Allah korkusu, sevgisi ve rızâsını doldurmuş ve bu ibadete İHLÂS demiştir.

***