KURAN'DA TEKRARLARIN HİKMETİ (13)
Cumartesi, 14 Temmuz 2018 00:00

KURAN'DA TEKRARLARIN HİKMETİ (13)

(...dünden devam)

Diğer taraftan birçok müsteşrik de: "Muhammed, 'Sizin dininiz size, benim dinim banadır' prensibinin sınırında ancak pek zayıf olduğu şartlarda durdu, fakat hicretten sonra güç kazanınca kâfirlerle savaşmaya başladı, müşriklerden, İslâm olmaktan; Kitâp ehlinden de teslim olup cizye vermekten başka bir şey kabul etmedi. Müslümanları ganimet almağa teşvik ediyordu..." demişlerdir.

"İslâmda savaş, Müslümanları özgürlüğe kavuşturmak, da'vet özgürlüğünü sağlamak, düşmanların eziyet ve saldırılarını önlemek, Müslümanların özgürlük ve güvenliğini garanti altına almak için meşru kılınmıştır. Peygamber'in hayatının sonuna kadar bu prensip muhkem olarak kalmıştır. Hac Sûresinin 38-40 ncı âyetleri bunu kanıtlar:

"Allah inananları savunur. Allah hiçbir hain ve nankörü sevmez Kendileriyle savaşılanlara, savaşma izni verildi. Çünkü onlara haksızlık edilmiştir ve Allah, onlara yardım etmeğe kadirdir. Onlar, sırf 'Rabbimiz Allah'tır' dedikleri için yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, bazı insanları, diğer bazılarıyle savunması olmasaydı içlerinde Allah'ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılırdı. Allah, kendi(dini)ne yardım edene elbette yardım eder. Kuşkusuz Allah, güçlüdür, galiptir". Daha sonra Bakara Sûresinin meâllerini aşağıya yazdığımız 190-194 ncu âyetleri inmiştir:

"Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, fakat haksız yere saldırmayın, çünkü Allah haksız yere saldıranları sevmez. Onları nerede yakalarsanız öldürün, onların sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın! Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da olanlarla savaşmayın ki, onlar da sizinle orada savaşmasınlar. Fakat onlar sizinle (orada) savaşırlarsa, hemen onları öldürün; kâfirlerin cezası böyledir. Eğer onlar (savaştan) vazgeçerlerse, Allah bağışlayandır, esirgeyendir. Onlarla savaşın ki fitne ortadan kalksın, din (ibadet) yalnız Allah'a âidolsun. Eğer (savaştan, düşmanlıktan) vazgeçerlerse artık haksızlardan başkasına düşmanlık yoktur. Haram ayı, haram aya karşılıktır. Yasaklar karşılıklıdır. Kim size saldırırsa onun size saldırdığı kadar siz de ona saldırın, Allah'tan korkun, bilin ki Allah korunanlarla beraberdir."

Bu âyetlerde ancak savaşanlara karşı savaşmak emredilmekte ve müşriklerin, Müslümanlarla savaştıkları bildirilmektedir. Müşrikler, Müslümanları dinlerinden dönmeğe zorluyorlar, Allah'ın yoluna, hak çağırısının yayılmasına engel oluyorlardı. Müslümanlar bu yüzden vatanlarını bırakıp göç etmek zorunda kalıyorlardı. İşte bu zulümleri yüzünden müşriklerle savaşmak emredilmiştir. Bakara Sûresinin 190 ncı âye­tin­deki "fitne"yi şirk olarak tefsîr etmek büyük bir zorlamadır. Fitne müşrik liderlerinin yaptıkları gibi Müslümanlan dinlerinden döndürmek için baskı, işkence yapmaktır. Nitekim: "İnanan erkeklere ve inanan kadınlara fitne yapanlar (işkence edenler), sonra tevbe etmeyenler için cehennem azâbı vardır, onlar için yangın azâbı vardır" (Bürûc Sûresi: 10), "Sonra Rabbin, şunların: şu fitne (işkence) yapıldıktan sonra göç eden, sonra savaşan ve sabredenlerin yanındadır. Elbette bunlardan sonra Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir" (Nahl Sûresi: 110) âyetlerinde fitne, işkence mânâsındadır.

(devamı yarın..)