KIYAMET ALAMETLERİ (5) |
Cuma, 06 Nisan 2018 00:00 | |||
KIYAMET ALAMETLERİ (5)(...dünden devam) Aktarılan rivâyetler üzerinde düşünülünce, bunların ne kadar çelişkili ve gerçeklere ters olduğu anlaşılır. Meselâ, Hz. Âişe'ye dayandırılan bir rivâyete göre bedevî Araplar geldiklerinde, Allah'ın Elçisinden, Kıyâmetin ne zaman kopacağını sorarlardı. O da onların, içinde bulunan en genç insana bakar: ''Eğer bu yaşarsa, henüz ihtiyar olmadan Kıyâmet kopar, derdi." (Buhârî, Edeb: 95; Rikak: 42; Müslim, Fiten: 136-139; İbn Hanbel, Müsned: 3/192, 213, 270, 283) Enes’in rivâyetine göre de: “Bir adam Allah’ın Elçisi’ne: ‘Kıyâmet ne zaman kopacak?’ diye sordu. Peygamber, yanında bulunan ‘Muhammed’ adlı Ensârlı bir çocuğa bakıp buyurdu ki: ‘Eğer bu çocuk yaşarsa, henüz ihtiyarlamadan Kıyâmet kopar’.” Enes’in başka bir rivâyetine göre de: “Bir adam Peygamber’e: – Kıyâmet ne zaman kopacak? dedi. – Eğer bu çocuk yaşarsa, henüz ihtiyarlamadan Kıyâmet kopar, dedi.
Önce Peygamber'in, gaybı bilmediğini delîlleriyle anlatan Hz. Âişe'nin, söylediklerinin tersine, Peygamber'in gaybı bildiğini ifade eden bu sözü nasıl söyler? Çünkü kendisi, bu tür sözlerin Peygamber'e iftirâ olacağını söylemiştir. Kaldı ki çeşitli yollarla Peygamber'den rivâyet edilen bu söz doğru olsa, Peygamber'in, Kıyâmetin zamanını takriben tesbit ettiğini gösterir. Kendi zamanında çocuk olan bir insan, çok yaşasa daha seksen sene yaşayacağına göre demek ki Peygamber, kendisinden seksen-doksan yıl sonra Kıyâmetin kopacağını sanmıştır. Bu ise âyete tamamen aykırıdır. Ayrıca söylediği zamanda Kıyâmet kopmamış olduğuna göre bu, hâşâ Peygamber'in güvenilirliğine gölge düşürür. Ayrıca takriben bir asır sonra Kıyâmet kopacaksa da‘vetini yerleştirip yeni bir dünya düzeni kurma uğrunda o kadar çaba harcamasına neden gerek görmüştür? Yüce Allah, gerek A‘râf: 39/187'de, gerek Nâzi‘ât: 81/42'de Peygamber'in, Kıyâmetin kopacağı zamanı bilmediğini vurgulamıştır. Onun bilgisi, Allah'a âittir. Hikmeti gereği bu bilgiyi kendisinden başkasına açmamıştır. Aslında Hz. Peygamber’e nisbet edilen sözlerin hepsi birlikte düşünülünce bunlarda sâat sözüyle dünyânın Kıyâmetinin kastedildiği anlaşılır. Ancak bu rivâyetler, Kıyâmet için belirlenen yüz yıldan sonra derlendiği, yani aradan yüz yıldan çok zaman geçtiği halde Kıyâmetin kopmadığını gören hadîs yorumcuları, hadîsteki Kıyâmeti, büyük Kıyâmet değil, hadîsin söylendiği zamanda yaşayan insanların ölümü şeklinde te‘vîl etme gereğini duymuşlardır. (devamı yarın..)
|