KIYAMET ALAMETLERİ (1)
Pazartesi, 02 Nisan 2018 00:00

KIYAMET ALAMETLERİ (1)

Selamünaleyküm, A'raf Suresi 187’yi delil kabul ederek kıyametin ansızın geleceğini ve bu yüzden kıyamet alametleri olamayacağını söyleyebilir miyiz? ...

Cevap: Size Kur'ân Ansiklopedisi adlı eserimizden kıyamet alametleriyle ilgili maddeyi gönderiyorum. 

a. Kıyâmet alâmetleri:

"(İnanmak için) İlle meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin bazı âyetleri geldiği gün, daha önce inan­mamış, ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, artık inanması, fayda sağ­lamaz. De ki: 'Bekleyin, biz de beklemekteyiz'.” (En‘âm: 55/158)

Müfessirlere göre âyetteki: “Rabbinin âyetleri”, güneşin batıdan doğması, Deccâlin ve yer hayvanının çıkması gibi Kıyâmet alâmetleridir. Bu alâmetlerin çeşidi, muhtelif hadîs rivâyetlerine göre değişir.

Fakat âyette böyle Kıyâmet alâmetlerinin kastedildiği, hiçbir sağlam delîle da­yanmaz. Çünkü âyet, ilk anda Hz. Peygamber(s.a.v.)in çağdaşı olan müşrikleri uyar­makta, bu alâmetlerin onlara geleceğine işaret etmektedir. O adamlar, dünyanın sonun­da olacağı söylenen Kıyâmet alâmetlerini beklemezler. Zaten onları görmeleri de müm­kün değildir. Öyle ise bu âyetin işâret ettiği âyetler, Kıyâmetle ilgili değil, o müşriklerin kendi sonlarıyla ilgilidir.

Yüce Allah, onların ölüm hallerine işaret ediyor. Bedenden çıkacak canı, melek­lerin gelip aldığı, En‘âm: 55/93’ncü âyetinde olduğu gibi başka âyetlerde de anlatılır. İşte onları uyarmak için şöyle buyuruyor: Meleklerin, onların canlarını almağa gel­mesini mi bekliyorlar? Tâ hayâtlarının sona ereceği; canın bedenden ayrılıp gerçeklerin görüneceği, Rabbin huzuruna çıkarılacağı; Rabbinin ruhlar hakkında hüküm vermek üzere geleceği zamanı mı bekliyorlar? “Melekler sıra sıra dizili olduğu halde Rabbin gelmiştir” (Fecr: 10/22) âyetinde ifade edildiği üzere yüce Allah, Yüce Dîvân’­da kulları arasında hüküm vermek üzere gelir. O mahkemenin hâkimi bizzat Allah’tır. Daha önce inanıp iyi işler yapmamış olan cana, gözden perde kalkarak Rabbin bazı âyetlerinin görüneceği zaman inanmasının bir yararı olmaz. Çünkü artık kişinin irâdesi elden gitmiş, iş işten geçmiş, dünyâ hayâtı sona ermiştir.

Burada “أوْ يَأْتِي بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ: Yahut Rabbinin bazı âyetleri”nin gelmesi de Kıyâ­met alâmetleri olarak yorumlanmıştır. Ama âyette bunun Kıyâmet alâmetleri olduğuna dair bir karîne yoktur. Bununla amaç, uyarılan kişilerin başlarına gelecek felâketi anımsatıp onları uyarmaktır. Nitekimفَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلاَّ السَّاعَةَ اَنْ تَاْتِيهُمْ بَغْتَةً فَقَدْ جَآءَ اَشْرَاطُهَا فَاَنَّي لَهُمْ اِذَا جَآءَتْهُمْ ذِكْرَيهُمْ: (İnanmayanlar) İlle (helâk edilecekleri) sâ‘atin ansızın kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? İşte onun belirtileri geldi. O uyarıldıkları sâ‘at kendilerine geldikten sonra artık öğüt almaları nerden mümkün olsun?” (Muhammed: 99/18)'nci âyetteki الساعة(sâat)in Kıyâmet, أشراط(eşrât)ın da Kıyâmet alâmetleri olduğu ileri sürülür. Buradaki sâat'i de Kıyâmet olarak yorumlamak yanlıştır. Sâat, inançsızların başlarına gelecek felâket zamanı, âyetler, ya da eşrât (işâretler, belirtiler) de o felâketin emareleri, işaretler, belir­tileridir.

(devamı yarın..)