CENNETE KİM GİRER? (3)
Cuma, 27 Ekim 2017 00:00

CENNETE KİM GİRER? (3)

(...dünden devam)

Yalnız Müslümanlar değil, bütün insanlar O'nun kullarıdır. Ve O'nun merhameti, insanların merhametiyle kıyaslanamayacak derecede geniştir, boldur. İnsanların dar düşüncesi, egoizmi O'nun geniş rahmetini daraltmak istemiş; düz yolunu eğri büğrü göstermiştir. Dar düşünce ile yapılan yorumlar, İslâm’a destek değil, köstek olmuştur. Kendi düşüncelerini Allah'ın hükmü görenler, Kur'ân'ın açık ifadesine göre onmazlar. Çünkü onlar, kendi düşüncelerini Allah'a iftirâ etmişlerdir. “Uydurduğu yalanı Allah'ın üstüne atanlar onmazlar!”( Nahl: 70/116)     

Kur’ân düşüncesine son derece ters olan mantık, Allah’ın, Hz. Muhammed’i, âlemlere rahmet olarak göndermesi müjdesine (Enbiyâ: 73/107) aykırıdır. Allah’ın, insanlara rahmet olarak gönderdiği Hz. Muhammed, kendisine inanmayan veya inanamayan bütün insanların cehenneme gitmesine neden oluyorsa artık o, rahmet olmaktan çıkar, insanların cehenneme girmelerine neden olur. Hâşâ o, böyle olmaktan münezzehtir. Onun getirdiği temel inanç ve ahlâk prensiplerine, onun dininin ruhuna uyan herkes cennete girecektir. Onun getirdiği Kur’ân, bütün insanları böyle müjdelemiştir.

Tekrar vurgulayarak belirtmek isteriz ki: Kur'ân'a göre Allah'a şirksiz, âhirete şeksiz inanan ve sâlih amel (güzel iş) yapan her İlâhî din mensubu cennetle müjdelidir. Ancak herhangi bir kimseyi veya peygamberi Allah'ın oğlu sanmak, Allah'a kızlar, oğullar, eşler, ortaklar vermek; ya­hut Allah'ın üç varlıktan biri olduğunu söylemek küfür(Al­lah’a karşı nankörlük, saygısızlık, küstahlık)dür:

‘Allâh, ancak Meryem oğlu Mesîh’tir.’diyenler elbette kâfir olmuşlardır.”[1], “‘Allâh, üçün üçüncüsüdür’ diyenler el­bette kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 110/73)

Kur'ân-ı Kerîm, Kitâp ehli içinde bu tür inanç sahiplerini, bundan vazgeçip tevhîde gelmeye çağırmaktadır:

“Ey Kitap ehli, dîninizde taşkınlık etmeyin ve Allâh hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin! Meryem oğlu Îsâ Mesîh, sadece Allâh’ın elçisi, O’nun Meryem’e attığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Allah’a ve elçilerine inanın, (Allâh) “Üç­tür” demeyin. Kendi yararınıza olarak buna son verin. Çünkü Allâh, yalnız bir tek tanrıdır. Hâşâ O, çocuk sâhibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekîl olarak Allâh yeter.” (Nisa: 98/171)

Bakınız Kur'ân-ı Kerîm, Kitâp ehlinin dinlerini kötülemiyor, onlardan dinlerini bırakmalarını da istemiyor, fakat tevhîde aykırı inançları bırakıp Allah'a ve elçilerine inanmaya, aşırılıktan vazgeçmeye çağırıyor. Çünkü onları bu tür inançlara götüren, İsâ'ya olan sevgilerini aşırılığa vardırmaları olmuştur. Bu ifrât, sonunda onları, insan olan peygamberi Allah'ın parçası sanmağa götürmüştür.



[1]. Mâide: 110/72

 

(devamı yarın..)