Din sömürücülerinin toplama uzmanlığı

Din sömürücülerinin toplama uzmanlığı

Sayın Hocam geçenlerde bir toplantıya davet edildim. Davette; kendimiz ile tanıdıklarımızın zekâtına, fitresine, yardımına ve sadakasına talip olduklarını söylediler. Bu ko­nuda ayetler, hadisler ve çeşitli olayları örnek verdiler. Bu isteğe olumlu ve mümkün olduğu kadar yüksek oranda katılmamamız durumunda, Allahın karşımıza çıkardığı bu davet karşı­sında imtihandan geçememiş olacağımızı, başımıza gelebilecek kötü olayları defedemeye­ceğimizi, kat kat fazlası ile geri dönmesinin de mümkün olmayacağını söylediler. Hadi ba­kalım kim belalarını defedecek ve kat kat kazanç sağlayacak diyerek bol miktarda zarf verdiler.

Konuyla ilgili görüşümüz sorulmasa da söz alarak özetle şu cümleleri söyledim; “Anlattıklarınız karşısında insan etkileniyor ve korkuyor imkânı olmasa da her şeyini vermesi gerektiğine inanıyor dedim. Ancak, neden hep sizin gibi gruplaşan insanlar Allahın görevlileri, bizler hep kurtarılması gereken ve sizlere yardım edince kurtuluyoruz anlamıyorum” dedim. “Evet, bu yardımları yapmak gerekiyor, neden hep korkutularak ve daha fazla elde edeceğimiz söylenerek sürekli elimizdekini Allah adına almaya çalışıyorsunuz?” Dedim. Top­lantıyı yöneten kişi sen zaten kaybetmişsin diyerek konuşmalarımın anlamsız ve dinimize de aykırı olduğunu söyledi.

Zarfları aldım ancak bu konuşmalar ve yapılan yorumdan çok etkilendim.

Size sorum şu; neden birileri Allahın görevli memurları gibi örgütlenip insanları etkileyerek onlardan sürekli maddi varlık elde etmeye çalışıyorlar? Toplantılarda ne­den  hiçbir zaman ihtiyacınız varsa yardım edelim demiyorlar, Siz bize verin, İhtiyacı olanlara biz verelim diyorlar? Sürekli bu konudaki ayetleri ve hadisleri karşısındakinden alma yolunda kullanı­yorlar? Allah, bana inanan versin mi diyor? Yoksa bana inananları test etmek için gidin ondan isteyin bakalım verecek mi? Diyor.

Hocam ben anneme babama, akrabalarıma imkânlarım ölçüsünde bu şekilde isteyenlere de yardım etmeye çalışıyorum. Zarfı veren insanların kötü niyetli olduklarına da inan­mıyorum. Allah rızası için bir şeyler yapmaya çalıştıklarını zannediyorum.

Ancak bu olayın anlatımı ve sürecin şeklini kavrayamıyorum. Toplantıda verilen zarfları dağıtmak içimden gelmiyor, ne yapmalıyım? (Zekâtın, fitrenin, sadakanın ve yardımın verilmesi noktasında hiçbir tereddüdüm yok.) Hocam saygılar sunar ellerinizden öperim. Ahmet

Cevap: Onlar para toplamakta uzmanlaşmış din sömürücüleridir. Anlattıkları birçoğu uydurma hadislerle insanların önce aklını çeliyorlar sonra parasını alıyorlar. Ne diyelim at binenin, kılıç kuşananın. Bu oluşumların bazılarının lider kadrosunun yaşantısına bakın, nasıl debdebe içinde yaşa­dıklarını görürsünüz. Herkes Allah'ına karşı sorumludur. Hiç kimse de Allah'ın görevli memuru değildir. Eğer bunlar topladıkları paralarla semizleniyorlar, saltanat kuruyorlar, iktidar olmak istiyorlarsa büyük sorumluluk altına giriyorlar.

Elbette bu düşünce ile hareket edenler azdır ama ne olursa olsun ihtiyatlı hareket etmek, kuruluşun kimliğini iyice bilip öğrenmeden onu desteklemenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Hep hegemonya peşinde koşan kimi gruplar, dinin temsilcisin sadece kendileri olduğunu ileri sürerler. Gerçekte dini çıkar için kullananlar dinden çok uzak insanlardır. Yeter artık bu uydurmacı, hurafeci, soyguncu din bezirgânlarından bu milletin çektiği.

Çünkü bunlar maalesef anlattıkları hurafelerle ve uydurmalarla dini bozuyorlar. Bakın işte şimdi orucu bile istismar konusu yaptılar. Sözde bir ilaç yapmışlar. Açlık hissini gideriyormuş. Hemen orucu da ranta çevirdiler. Tabii sözde Amerika'da yapılan bu ilaç Türkiye'de yok satıyor. Bazı sözde İlahiyatçılar da bu hapları teşvik ediyor. Yazıklar olsun! Kardeşim sen açlık ve susuzluk hissini çekmek istemiyorsan, o oruca oruç denmez ki. Her yemek yemeyen oruç mu tutmuş olur? Bu milletin aklını başına alması, kendilerini din bezirgânlarına yalanlarına kaptır­maması gerekir.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş